Son zamanlarda dikkatimi çeken bir reklamdır. Onun için İngilizce başlık attım. Hani bizim kızla, bizim oğlan Avrupalı gençlerin partisine gitmişler, "Size katılabilir miyiz? Biz Türküz" diyorlar. Brad Pitt'in gençlik yılları görünümündeki sarışın çocuk tarafından Burası Avrupa, biliyor musun?" diye kapıdan çevrileceklerken, bizim çocuk, (yani DJ ve oyuncu Yunus Günce), "Gömlek iyiymiş, bu da Türk, biliyor musun?" şeklinde bir madem öyle, işte böyle" anı yaşatıyor Brad'e. Derken içerideki bütün partici gençlerin giysileri, sahiplerini bırakıp bizimkilerin peşinden geliyorlar ve içerideki Avrupalı çırılçıplak kalıyor. Derin derin konuşulabilir tabii. O parti Avrupa Birliği'ni simgeliyor da, biz tekstil ürünlerimizle zaten birliğe girdik mi demek oluyor. Ya da, eğer öyleyse, bizimkilerin Avrupalı gençleri morartıp havalı havalı mekanı terk etmesi, "Bizim Avrupa'ya falan ihtiyacımız yok, döner arkamızı gideriz, olan onlara olur, kendileri kaybeder" gibi bir mesaj manasına mı geliyor? Ya da o kadar derinlere dalmamak lazım. Güzel reklam, ben sevdim. "Colin's bütün Avrupa'nın trendy gençlerini giydiriyor" bilgisi de verilmiş işte, tamamdır. Yalnız, benim bildiğim Türk genci, hele yanında kız varsa, olay mahallini bu kadar çabuk terk etmez. Girmek istediği eğlence mekanına alınmamak, delikanlı için ailesine küfretmeye yakın bir hakarettir. Hemen kavga çıkar. Kapıdaki Brad ve arkadaşlarıyla yumruk yumruğa girişilir. Sonra sahte geri çekilme yöntemi uygulanır. Tamam ağabey yok bir şey, anladık" şeklinde ortadan kaybolunup, mahalleden amca, kardeş, arkadaş, taksici, maksici tanıdık kim varsa toplanılıp sopalarla gelinir ve o parti orada biter! Türk insanı eğlencesinden ödün vermez! Resmi daireden "Bugün git, yarın gel" diye geri çevirebilirsin, kimliğini sorup okula sokmayabilirsin, hatta hasta haliyle hastane kapısından bile vukuatsız dönebilir... Ama o bara giremezse arbede çıkar! Yeri gelmişken şu tespitimi de paylaşayım. Bayram boyunca İstanbul'daydım ve zannederim bana kimsenin haber vermediği bir karnaval, şenlik falan vardı: "Teröre inat karnavalı!" Herkes mi sokağa dökülür? Herkes mi gezer tozar? Trafik kilit, eğlence yerleri, restoranlar tıklım tıklım. Normal şartlarda geceleri in cin top atan sokaklarda, yaya trafiği, ağustos ayında Bodrum Barlar Sokağı gibi! Dikbaşlılıktan mıdır, yaşama sevinci midir, çılgınlık mıdır bilmiyorum. Herkes sokağa dökülüp eğlenmek için bombaların patlamasını bekliyormuş demek! Bu Türkler'le vallahi başa çıkılmaz! Özellikle Etiler-Levent ve Beyoğlu civarı, nispet yapar gibi kalabalık. Son yılların en ilginç pasif direnişi mi desem, en büyük toplu eylemi mi desem, milli dayanışması mı desem? İsim de koyamıyorum ki. Sadece şunu söyleyebilirim. This is Turkish, you know!