* FENERBAHÇELİ taraftarlar her gördüklerinde transferi soruyorlar. Bu konuda aldığımız elektronik posta sayısı da bir hayli fazla. Hiçbiri memnun değil. Kendilerini heyecanlandıracak hamlenin yapılmadığını söylüyorlar.
Endişeleri var. En büyüğü, geçen senenin "vurdumduymaz" oyuncularının yine aynı havada ve tavırlarının sürme ihtimali.
Güven erozyonu var ve bu, oyunculardan yönetime de sıçramak üzere.
Kombinelerini yenilemeyen taraftar sayısı bir hayli fazla. Satılan kombine sayısı ise 12 bin civarında.
Kırgınlık giderek artıyor. Çünkü oynanan futboldan memnun değiller. Kulüplerinin daha iyi olması için harcadıkları paranın da karşılığını almadıklarına inanıyorlar.
Aykut Kocaman'ın takımın başına gelmesini hemen herkes destekliyor. Fakat Aykut Hoca'nın nasıl bir takım yaratacağı, nasıl futbol oynatacağı, kadrodaki "tatlı hayatçılara" ne kadar hakim olacağını bilemiyorlar.
İlk soru hemen geliyor; "Yapabilir mi?" "Yapar" dediğimizde de inanmıyorlar. Çünkü öyle bir altyapı oluştu ki, önce görmeleri lazım.
Bu sessiz süreç içinde tek bir kulüp yöneticisi çıkıp, bu yangını söndürmek için iki kelime etmiyor. Aziz Yıldırım Kulüpler Birliği toplantısında boy gösteriyor, düğünlerde "şahit" oluyor ama taraftarını ikna edip, kombine almaya koşturacak dağarcığını yitirmiş durumda.
TEK BÜYÜKSEN SAKLANMA!
Konuştuğumuz yöneticilerin ilk bahanesi; "Galatasaray ne yaptı ki" oluyor.
"Sana ne Galatasaray'dan" diyeceğiz ama kibarlığımız engelliyor.
"Tek büyük" iddiasıyla ortaya çıkıyorsun, yine kendini başkasıyla kıyaslayarak performans ölçümü yapıyorsun. Yılların geçerli eleştirisi, "samimiyetsizlik"; bugünün nedeni. Fenerbahçe yöneticileri "saklanmayı" tercih ederek, Aykut Kocaman'ı taraftarın önüne atıyor. Sorsanız, "destek" derler. Tecrübe ise "adres değişimi" olarak yorumlar bu durumu...