Diyarbakırspor'un "yalnızlığında" yaptığı ligde kalma mücadelesinde, tribünleri gibi futbolunun da sessizliğini koruması kadar doğal ne olabilir ki? Ya da, umutlarını Saracoğlu'nda bıraktıktan sonra "formalite" etabına geçtiği halde, yeniden hırslanmak adına bir motivasyon arayan Beşiktaş'ı sahada "çatır çatır" oynatacak etken ne?
Mustafa Denizli olacakların farkında. O kadar çok şey yaşadı, gördü ki, bugünlerin hesabını erken yaparak ahkamı da erken kesti; "Takımda kalacak oyuncuları bu maçlardaki performanslar ile belirleyeceğiz." Kimsenin gözünün yaşına bakmamaya niyetli bir teknik adam, kulübünün ve takımının kaderini boş vermişliğe emanet etmemek adına, oyuncusuna yeni hedefler çiziyordu.
Çoğu kimsenin beklediği gibi teslim olmadı Denizli'nin takımı. Baskısının bittiği yerde Nihat'ı tekrar kazanmanın, Milli Takım'ın göz bebeğinin yeniden sorumluluk alıp, şutlarına başlamasının görüntüleri vardı sahada.
Diyarbakır'da ise kümede kalma inadı yerine, oyunu berabere bitirme arzusu hissediliyordu. Böylesine bıçak sırtındaki bir maçta beklenen agresiflik de yoktu, sertlik de, hırs da. Beraberliği yakaladılar ama sonrasında dikkatli olmayı tercih ederken, dikkatsizlikle yine geri düştüler.

NECİP'İN FARKI NE?
Bu arada Necip için yazmak istiyorum. Daha önce de belirttim; bu tarz oyunu ile "sıradan" olmayı tercih ediyor demektir. Bize Sergen Yalçın'ın, Gökhan Keskin'in anlattığı, Mustafa Denizli'ye oynatması için rica da bulunulan Necip bu mu?
Bu işi bildiği inanılanlara bu sözleri söyleten, Necip'in farklılığıydı. Bu kadar yumuşak bir maçta risk almadı Necip. Sorumluluk da almadı. Beli benim gibi olmuş, çabukluğu yok. Oğuz Çetin "Onu Aurelio'nun alternatifi olarak görüyoruz" diyor. Ama Necip'e bakıyorsunuz, bir sağa dönüyor, bir sola. Topu sürmüyor, ileriye oynamıyor, ara pası bile yapmıyor.
Bunları yapamadığından değil, korktuğu için kendinden ve bizden esirgiyor. Halbuki gençsin güzel kardeşim. Hatalarının hoş görüleceği, gözlerin seninle birlikte keyiflenmeyi istediği maçlar bunlar. Hata yap, topu kaptır. Ama amacını, kabiliyetini, kapasiteni görelim. Ve diyelim ki; "Bunları yaptığında siz Necip'i görün"
Yoksa senden değil, seni bize önerenlerden şüpheleneceğiz.