Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜRCAN BİLGİÇ

Çözüm "üç dakika"da

Maçlar sonunda takımların topla oynama sürelerini veriyor bilgisayarlar. En iyisinde 33-35 dakika kalıyor top. Bu da yine en iyi oyuncu için 3; 3, 5 dakikalık bir süre demek. Yani, 90 dakikada, bir oyuncu en fazla üç dakika topu ayağında görebiliyor ve tüm hafta boyunca bu saniyeleri en iyi şekilde kullanmak için çalışıyor.
Maçın topsuz oynanan bölümleri de var elbette ama bunu bir kenara bırakalım. Hepimizin gözü topun olduğu yerde.
Ve yine hepimiz o topu ayağına en güzel şekilde yakıştıranı izliyoruz.
Tüm tribünler, o üç dakikada yaşatılacak mucizelerin peşine düşüyor.
Bir futbolcu on milyonlarca avroyu, o üç dakika içindeki performansı ile hak edebiliyor. Böylesine kısa bir sürede sonuca varabilmek için sadece yetenek yeterli mi?
Fatih Terim'in ayrılmasından sonra, nasıl bir yol çizeceğimizi tartıştığımız milli takımımız için de; futbolumuzun geleceğini şekillendirebilmek için de; üç dakikayı en iyi şekilde değerlendirebilecek oyuncuları bulmamız çok önemli.
Bu nedenle sadece yetenek değil, en az yetenek kadar da "zeka" gerekiyor.
Çabuk karar verecek, doğru düşünecek ve bunu uygulayacak oyuncular. Aynı zamanda böyle oyuncular yetişterecek "zeka"da da eğiticiler gerekiyor bizlere.
Teknik adamların "Sen topu kazan, en yakınındakine ver" diyerek, "sınırlı" ve "sinirli" oyuncular kuşağı yarattığı bir dönemdeyiz.
Ön libero çılgınlığı içinde, sadece fizik olarak dayanıklı, defansif özelliklerini geliştirmiş oyuncular sürüsü yarattık.
Topu kazandıktan sonra en yakındaki takım arkadaşına vermekle biten görevleri var. Sahayı kat etmeyi düşünmüyorlar. Çalım veya şut atmak akıllarına bile gelmiyor. Boşa kaçan takım arkadaşlarına ara top kullanmak veya "etkili pas" üretmeyi işleri olarak görmüyorlar.
Bu oyuncuları takımlarının vazgeçilmezi yapıyor teknik adamlarımız. Total futbolu böyle anlıyorlar çünkü. Ondan sonra da Alex'e laf etmeye başlıyorlar. Oynatmayacağını bile söyleyenler var.

ROBOTLARLA OLMAZ!
Sizler, yarattığınız güdük robotların ileri-geri koşmasını total futbol olarak yorumluyor, aynı şekilde sahaya dizilen rakibinizden bir metre daha fazla koşarak fark yaratmaya çalışıyorsunuz. Ama bir Alex geliyor, ortalamanın yarısını bile koşmadan her şeyi değiştirebiliyor
. Çünkü üç dakikaya yeteneğinin yanı sıra, zekasını da ekliyor. Yorum hakkı olduğunu biliyor ve bunu kullanıyor. Daha az koşmayı da "ayrıcalığı" olarak herkese kabul ettiriyor.
Bizim de yapmamız gereken bu.
Yetenekli oyuncularımız var. Daha zekilerini bulmak zorundayız. İddialı takım olacaksak, akıllı davranmak zorundayız.
Sırtı dönük oyuncuya faul yapmayacak, kendisini geçecek oyuncunun gol tehlikesi yaratacağını bilecek ve faul yapacak, üçüncü dakikada topa eliyle müdahale edip, final maçında penaltı yaratmayacak, hızlı oyuncuya top gelmeden yakın oynayarak durdurmasını bilecek, becerecek oyuncular lazım bize.
Fatih Terim'den son bir anekdot ile tamamlayalım yazıyı... "Duran toplarda, oyuncularımızdan rakibe bakmalarını istiyoruz. Çünkü o top kendi kendine gol olmaz, birisinin vurması lazım. Ama olmuyor" diyordu Fatih Hoca. Bunu bile yapamayan var, hem de milli takımlarımızda. Nasıl umutlanalım.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA