Vefa Küçük döneminden kalan tüm yöneticilerle yollarını ayıran Aziz Yıldırım, 1998 Haziran ayına kendi ekibiyle girdi. Bir oy fark ile önce başkan olmuştu, dört ay sonra da iktidardaydı. Oy sayısı 469'dan 623'e çıkmıştı. İki genç yönetici, Necdet Ersoy ve Hulusi Belgü yanıbaşındaydı. 1907 Derneği'nden gelen bu isimleri camia tanımıyordu ama zaman içinde özellikle Joachim Löw ile Viorel Moldovan'ın transferlerinde önemli rol oynayacaklardı. Yıldırım, İtalyan bir hoca ile anlaşmak istiyordu. "Fener'e İtalyan hoca iyi olur" diyen her zaman hayranlık duyduğu efsane yazar İslam Çupi'ye de "Merak etme ağabey, istediğin olacak" dedi. Capello ve Ancelotti ile görüştü. Şu anda Milan'ın başındaki Ancelotti özel uçakla İstanbul'a kadar geldi, tesisleri gezdi ve İtalya'ya döner dönmez "Hayır" yanıtını verdi. Yedekte tutulan Löw'e teklif götürüldüğünde, Alman hoca 1 milyon 100 bin mark olan ilk anlaşmayı 'dolar' bazına çevirerek, aldığı rakamı iki katına çıkardı ve mecburiyeti iyi kullandı. Fenerbahçe; Okocha'yı kaybetmiş, ikinci başkan Gürbüz Refioğlu'nun bir günde bulduğu 1 milyon dolara rağmen Dortmund'dan alınacak Salou'yu kaçırmıştı. Ama Baliç, Murat Yakın ve Moldovan transferleri ile kadro dengesi korunmuştu. Metin Diyadin ve Baliç'in müthiş performansı ile Fenerbahçe lige iyi girdi. Sonra Portekizli Dimas da geldi.
BİR SEZONDA ÜÇ HOCA
Fenerbahçe ligin ilk yarısını iyi kapamıştı. Galatasaray ile çekişiyor ve rakibin hakem hatalarıyla kazandığı puanlara ses çıkarmıyordu. Yıldırım; barışçı ve ılımlı görüntüsü ile yeni bir semboldü. Ali Şen'den sonra Fenerbahçe'nin bağırıp-çağıran bir başkan yerine, sükunet taşıyan bir lidere sahip olmasını herkes ilgiyle takip ediyordu. Bugünün hakem yanlışları karşısında takımı ligden çekmeye kadar sesini yükselten Yıldırım o günlerde çok daha büyük yanlışlara sessiz kaldı. Naklen yayın kaosunu bitirmiş, herkese zeytin dalı uzatmış ama sezon sonunda '17 puanlarının' hakem hatasıyla gittiğini açıklayacağı bir basın toplantısı yapmak zorunda kalmıştı. Yıldırım'ın rakibi sadece ligdeki takımlar değildi. Ali Şen'in demeçleri ile de diken üstündeydi. Harcanan büyük rakamlara rağmen başarısızlık vardı. Löw'ü gönderip ertesi sezona Rıdvan Dilmen ile girdi. 5. haftada Zeman ile anlaştı. Pendik faciasından sonra ligi Turhan Sofuoğlu ile tamamladı. 2000 kongresi yaklaşırken durum kötüydü. Net şekilde başarısızdı. Tribünleri dizginleyen ise, bugün Yıldırım'ın hiç sevmediği medya oldu.
MEDYA ARKASINDAYDI
Gündemi belirleyen televizyon programı Maraton'du. Her Pazar Fenerbahçe'nin durumu tartışılırken Şansal Büyüka, "Başkan daha ne yapsın? Büyük fedakarlıklar yapıyor" yorumu ile Yıldırım'a karşı olan tepkiyi sindirdi. Aziz Başkan'ın basında da arkadaşları vardı. Gerçekten de büyük paralar harcıyordu ama sonuç alamıyordu. Kongreye stat projesi ile girdi. Son şampiyonluğun mimarları; Şadan Kalkavan- Selim Soydan ikilisini listesine aldı. Kürsüden yaptığı konuşmada, "Bu işi bilenlerle yola devam edeceğim. Bu yüzden sizden bir şans daha istiyorum. Artık aynı hataları yapmam" dedi ve yine rakibi olan Vefa Küçük'e karşı bu kez 2 bin 657 oy alarak ve açık farkla görevini sürdürdü. Kongre ona inanmıştı.