Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Şam ne yana düşecek? 5 farklı senaryo...

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Suriye'nin geleceğine dair farklı senaryolar Gazze, Lübnan ve Ukrayna sorunlarıyla birlikte dünya gündeminin ilk sıralarında hararetle tartışılıyor. Üç aşağı beş yukarı aynı sonuçlara ulaşılıyor. Bir değişimin olacağı kesin. Çünkü statükonun bu haliyle ayakta duramayacağı artık net.

Sahada muhalifler Esad'ın heykellerini devirip Şam'a girerken masada da diplomasi trafiği hızlanmış durumda. Nitekim dün Katar'da Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Doha Forumu'nda Rus ve İranlı mevkidaşlarıyla yeni Suriye'yi görüştü.
Esad'ın kaleminin bu zirvede kırıldığını söyleyebiliriz.
Nitekim Sayın Erdoğan'dan sonra Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Es-Sani de Beşar Esad'ı eleştirerek muhaliflere destek verdi.
Katar liderinin 'Esad fırsatı kaçırdı' demesi Suriye'nin siyaseten artık yeni bir geleceğe doğru ilerleyeceğinin de göstergesi.
Bu kapsamda sahadaki gelişmelere, bölgesel ve küresel aktörlerin yaklaşımlarına baktığımızda Suriye'nin geleceğine dair 5 farklı senaryo öne çıkıyor.
İlk senaryo Esad'ı devirerek içinde farklı gruplara ve ideolojik tandanslara sahip muhaliflerin ittifak oluşturarak Baas rejimi yerine Suriye Demokratik Cumhuriyeti'ni kurması. Bu olasılık biraz zor olsa da Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruyacağından Türkiye, Rusya, ABD, Avrupa, Katar ve bir yere kadar İsrail tarafından da destek görecektir.
İkinci senaryo Suriye İslam Cumhuriyeti'nin kurulması. Bu senaryoda gözler merkezi konumdaki Heyet Tahrir'üş Şam (HTŞ) örgütüne ve onun bağlantılarına odaklanıyor. HTŞ'nin omurgasını oluşturacağı bu senaryoda Körfez'e yakın ve tekfirci olmayan bir iktidar başa gelecektir. Yani İsrail ile ABD'ye ideolojik düşmanlık beslemeyen selefi zihniyete sahip olanlara teslim edilecek ülke. Siyasi ve tarihsel naifliğe düşmeden denilebilir ki böyle bir yapının Türkiye ile ilişkileri Körfez ülkelerinin paralelinde olacaktır. Yani Türkiye'nin önünü açmaktan çok onu Batı ile ilişkilerinde ve bölgesel rakiplerine karşı bir kalkan olarak gören pragmatik bir yaklaşım sergileyeceklerdir.
Üçüncü senaryo İsrail güdümünde Şii karşıtı bir Arap Devleti'ni öngörüyor. Bu projenin temel doktrini Şii Hilali'ni hedef alarak İran ve Hizbullah karşıtı bir iktidarın kurulması olacaktır. Burada öncelik Hizbullah'ın kuzeyden ablukaya alınması ve İran'ın Lübnan Hizbullah'ına verdiği lojistik ve askeri desteğinin kesilmesidir.
Bu yolla Lübnan'dan yani kuzeyden saldırıların geldiği cepheyi güvence altına alan İsrail, Gazze ve Batı Şeria'yı da katarak Filistin'in tamamını ilhak projesini rahatlıkla gerçekleştirecektir.
Dördüncü senaryoda ABD güdümünde Federal Suriye Cumhuriyeti yer alıyor. Bu yolla ülke Sünni, Kürt, Dürzi ve Nusayri nüfuz alanları altında küçük cep devletlere bölünerek Balkanlaştırılacaktır. İsrail'in de destek vereceği bu yama bohça projesinin ana ilkesi ise Türkiye'yi hedef alan bir PKK/YPG/ PYD devletine alan açmak olacaktır.
Beşinci ve son senaryo ise Suriye'nin bölünmesi ve parçalanmasıdır. Bu senaryoda muhalifler ile onları destekleyen ülkelerin anlaşamaması durumunda iç savaş yeniden derinleşecek. Bu durum Suriye'nin tamamen çökmesine ve siyasi açıdan Sünni, Kürt, Dürzi ve Nusayri devletçiklerine bölünmesine yol açacaktır.
Türkiye bütün bu senaryolara karşı önlemlerini almış bir görüntü veriyor. Zira tarihsel, askeri, iktisadi ve siyasi derinlikten yoksun emperyalist projeler yerine Türkiye'nin öncülüğünü yaptığı/yapacağı bir iktidar dönüşümü sağlanacaktır Suriye'de.
Hâsılı kelam bölgesel ve küresel konjonktür de Suriye'deki gelişmeler de Şam'ın Türkiye'den yana düşeceğini gösteriyor. İnşallah yanılmayız...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA