Bugün dünya, tarihin herhangi bir zamanından çok daha kritik bir sürecin içinde. Bunun nedeni de ABD liderliğindeki Atlantik'in üç cephede verdiği mücadeleden de umduğunu bulamamasıdır. İsrail eliyle devam ettirilen Gazze ve Lübnan'daki soykırım katliamları ters tepiyor.
Türkiye ve İran'ın gösterdiği direnç, emperyal oyunu bozuyor. Ukrayna cephesinde Rusya'ya karşı istenilen stratejik hedeflere ulaşılamadı. Asya- Pasifik'te ise Çin'i kuşatma ve frenleme hamleleri akamete uğruyor.
Öyle ki her taraftan sıkışan Amerikan yönetimi, dünyanın en büyük nükleer gücü Rusya'ya saldırma çılgınlığını dahi göze alabiliyor. Bu beyhude hamle, küresel üstünlüğü yeniden tesis etmeye yönelik umutsuz bir çabadır.
Pentagon, küresel hegemonya için gerekirse nükleer çatışmaya bile girişeceğini söyleyerek "Ya benim liderliğimi kabul edersiniz ya da dünyayı yakarım" tehdidinde bulunuyor. Bu histerik açıklamalar Batı tarafından uyuşturulan ve Batılı değerlerin narkotik etkisi altındaki insanlığın uyurgezerlik hâlinden uyanmasına vesile oluyor.
***
Zira saçma ve nihilist küresel kandırmacanın artık sonuna gelindi. Batılı halklar bile gerçeği görmeye başladı. Sadece sadist siyasi sınıflar ve
Batılı müesses nizamın Siyonist-Evanjelik lobileri hakikati kabullenemiyor.
Oysa
ABD ve müttefikleri dünyaya karşı verdiği savaşı çoktan kaybetti. Yani paradoksal görünse de
III. Dünya Savaşı riskinden bahsedilen bugünlerde
aslında biz bu savaşın bitişinin yol açtığı
sancılarla boğuşuyoruz.
Savaş bitti. Batı dünyaya ve insanlığa karşı verdiği barbar ve hunhar mücadeleyi kaybetti. İnsanlık tarihinde bu
son 500 yılın en önemli devrimidir. Beş asır sonra insanlık ilk kez Batı'nın sömürgeci boyunduruğundan kurtulmanın fırsatını yakaladı.
Barbar katliamlarla, bölgesel kaos planları veya uzun menzilli füzeler ya da nükleer saldırı tehdidiyle bu süreci tersine çevirmek artık mümkün değil. Öyle ki Batılı sömürgeci ve soykırımcı müesses nizamı avucunun içine alan Siyonist-Evanjelik lobi
sadece siyasi ve askeri olarak değil ekonomik, kültürel ve toplumsal cephede de ağır darbeler alıyor.
***
Kan, talan, yağma, terör ve soykırımla kurdukları
dünya şimdi başlarına yıkılıyor. Örneğin, Batılı halklar dahi Yahudilere sırtını dönmeye başladı. Avrupalı en sadık müttefikleri bile ABD'nin Ukrayna savaşını desteklemeyi bırakıyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) savaş ve insanlık suçu işlemiş
şahısları mahkûm eden kararından sonra
sıra
Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nın soykırımcı ve sömürgeci
İsrail devletini mahkûm etmesine gelecek.
Gidişat onu gösteriyor.
Zira dört bir yandan darbeler alıyorlar. Basit gibi görünse de küresel hissiyatı yansıtması bakımından önemli bir hamle de
Wikipedia'dan geldi.
Dünyanın en büyük ansiklopedisi "siyonizm"i "sömürgecilik" olarak tanımladı. Bu tanım hâliyle öfkeye yol açtı.
Zira Wikipedia'nın 2023 sürümü siyonizmi 19. yüzyılda doğan ve Yahudilerin kendi kaderini tayin hakkını güvence altına almaya çalışan
"milliyetçi bir hareket" şeklinde tarif ediyordu. Hâsılı kelam,
"divide and rule/böl ve yönet" tezgâhından sonra emperyalistlerin devreye soktuğu neo-kolonyalist
"define and rule/ta(h) rif et ve yönet" stratejisi de çöküyor. Bu
epistemik yıkım Batı'nın maruz kaldığı hezimetin en somut resmidir.