Güç haritalarına baktığımızda Ortadoğu ve Körfez bölgesinin bir hegemondan yoksun olduğunu görüyoruz. Dış müdahalelerden, kriz ve iç savaşlardan geçilmiyor bölge. Ortadoğu şimdi de Gazze'deki soykırım saldırılarını bölgesel savaşa dönüştürmek isteyen siyonist rejim ile destekçisi ABD'nin kıyamet senaryolarının hedefi konumunda.
Bir güç dengesi sağlanmadıkça bölgeye istikrarın gelmesi çok zor görünüyor. Bölge üzerindeki ABD hegemonyası hayli aşınmış durumda. Türkiye dışında Rusya, Çin ve Avrupa bölgedeki nüfuzlarını artırmanın savaşını veriyor.
Güç dengesi ve istikrarın yeniden sağlanması için hegemonik stratejilerin iyi formüle edilmesi gerekir. Avrupa bugün ABD hegemonyasında tek kutuplu bir güç haritasına sahip. Rusya'nın denkleme girmesi dengeleri ve istikrarı sarstı. Asya'da ise çok kutuplu bir hegemonik denge söz konusu. Kıtanın istikrarının geleceği Çin, Rusya ve ABD arasındaki uzlaşıya bağlı.
***
Ortadoğu'da ise herkesin kendi istediği gibi davrandığı bir jeopolitik enflasyon var. Soğuk savaş dönemindeki iki bloklu denge bozuldu. 2000'lerden sonra tarihten gelen doğal hegemon avantajını yeni güç unsurlarıyla birleştiren Türkiye bölgede hızla nüfuz sahasını artırmaya başladı. Zira hegemon için gereken askeri kapasite, kültürel etki, savunma ağları, diplomasi ve demografik derinlik gibi kriterlerle mukayeseli güç endeksi açısından Türkiye Ortadoğu'da rakiplerine göre daha avantajlı konumda.***
Aynı zamanda dünya standartlarında teknolojik altyapı projelerinin merkezleri olarak da küresel ekonomi ve politikada önemli bir rol oynuyorlar. KİK üyeleri toplu olarak dünya petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 40'ını ve doğalgaz rezervlerinin yüzde 20'sinden fazlasını kontrol ediyor. Irak ve İran gibi enerji zengini ülkelerle Suriye, Ürdün ve Lübnan'ı da eklediğimizde Körfez ve Ortadoğu'nun küresel jeopolitikadaki ağırlığı daha da artıyor.