2024, dünyanın kader yılı olacak. Ocakta Tayvan ile başlayıp 5 Kasım'daki ABD başkanlık seçimlerine kadar 40 ülkede sandıklar kurulacak. Dünya üzerinde neredeyse 3.5 milyar insan siyasi tercihte bulunacak.
27 Avrupa ülkesinin oy verdiği AP seçimlerinden de gördüğümüz üzere popülizm dalgası ABD'den Türkiye'ye, Hindistan'dan Macaristan'a kadar küresel çapta yükseliş içinde. Ekonomik krizler ile sosyo-kültürel faktörler aşırı sağcı ve solcu popülist dalgayı besliyor. Pejoratif anlamda kullanılan popülizm anlayışı aslında elitist ve toplumla bağlantısı kopan veya zayıflayan siyasi sınıfların baltaladığı demokratik ulusal egemenliği ve ekonomik adaleti yeniden tesis etme iddiası taşır.
Yani halktan kopan yönetici sınıflara karşı halkı ve taleplerini yeniden iktidar yapmayı amaçlayan bir siyasi ideolojidir. Ancak popülizm günümüzde birçok siyasi şarlatanın elinde iktidara ulaşmanın en kolay yoluna dönüştü.
Ekonomik krizlerin pençesindeki kesimlerin en masum taleplerini istismar eden siyasi hokkabazlar din, ırk ve göç gibi konular üzerinden toplumların istikrarını dinamitliyor.
Böylece kaostan istedikleri politik kazancı elde edebiliyorlar. Öyle ki popülizm artık demokrasiye en büyük tehdide dönüşerek İslamofobik ırkçı nefretin özgürleşmesinin meşruiyet aracı haline geldi.
***
Bunun en somut delili popülist partilerin seçim kampanyalarında kullandığı dil ve sloganlar. Bugün Fransa'da sandıklar kuruluyor. Seçimin favorisi olarak gösterilen aşırı sağ partilerin en çok oy getiren sloganı şu: "İslam Avrupa'dan defol!"***
Bu durum sadece Siyonazi zihniyetin egemen olduğu Avrupa ve ABD'ye has bir durum değil. İslam ülkelerinde de Müslümanların değerlerine küfreden ve aşağılayan popülist ve ırkçı partiler yükselişte.