Eskiden bütün yollar Roma'ya yani Batı'ya çıkardı. Artık dünyada rotalar da cazibe merkezleri de değişiyor. Yeni dünyada bütün yollar genellikle Pekin'e ve Moskova'ya çıkıyor.
Zira İslam dünyasında Çin'in nüfuzu giderek görünür hale gelirken Rusya da ABD'nin etki sahasındaki Pasifik ve Uzakdoğu Asya'daki kritik aktörlerle Atlantik karşıtı yeni paktlar ve stratejik ittifaklar kuruyor.
NATO, AB, DB, IMF ve DTÖ gibi Batı'nın küresel statükosunu simgeleyen kurumlar ve yapılar yerine yeni uluslararası sahnede Rusya ve Çin öncülüğündeki BRICS ve ŞİÖ gibi revizyonist dünyaya ait kuruluşlar daha fazla rağbet görüyor.
Nitekim bu yılın ocak ayında Suudi Arabistan, Mısır, İran, Etiyopya ve BAE, BRICS üyesi oldu.
Dolayısıyla küresel dengelerle Batı'nın stratejik müttefiklerinin pozisyonları köklü şekilde değişiyor.
Çünkü ABD ile simgelenen emperyalist merkez Rusya-Ukrayna, Filistinİsrail ve Çin-Tayvan gibi üç cepheli savaşta büyük zorluklar yaşıyor. Bu da ABD'nin Napolyon ve Hitler'i mahveden iki cepheli savaşlara dair tarihin verdiği uyarıdan hiç ders almadığını gösteriyor.
***
Ayrıca ABD'nin en büyük müttefiki konumundaki Avrupa Birliği (AB) büyük kargaşa içinde. Askeri ve jeopolitik irtifa kaybı yanında merkez sağ partilerin çöküşü, enerji krizi, iklim ekonomisinin tetiklediği sanayisizleşme, hayat pahalılığı, artan refah kaybı, azalan iş gücü havuzu, göçmen meselesi ve düşen doğum oranları gibi sosyo-ekonomik, kültürel ve demografik sorunlarla boğuşuyor.***
Yarım yüzyıl sonra ABD Başkanı Joe Biden döneminde biten anlaşmanın yenilenmemesi dikkat çekici.