Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

‘Parya’nın intikamı

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Eskiden bütün yollar Roma'ya yani Batı'ya çıkardı. Artık dünyada rotalar da cazibe merkezleri de değişiyor. Yeni dünyada bütün yollar genellikle Pekin'e ve Moskova'ya çıkıyor.
Zira İslam dünyasında Çin'in nüfuzu giderek görünür hale gelirken Rusya da ABD'nin etki sahasındaki Pasifik ve Uzakdoğu Asya'daki kritik aktörlerle Atlantik karşıtı yeni paktlar ve stratejik ittifaklar kuruyor.
NATO, AB, DB, IMF ve DTÖ gibi Batı'nın küresel statükosunu simgeleyen kurumlar ve yapılar yerine yeni uluslararası sahnede Rusya ve Çin öncülüğündeki BRICS ve ŞİÖ gibi revizyonist dünyaya ait kuruluşlar daha fazla rağbet görüyor.
Nitekim bu yılın ocak ayında Suudi Arabistan, Mısır, İran, Etiyopya ve BAE, BRICS üyesi oldu.
Dolayısıyla küresel dengelerle Batı'nın stratejik müttefiklerinin pozisyonları köklü şekilde değişiyor.
Çünkü ABD ile simgelenen emperyalist merkez Rusya-Ukrayna, Filistinİsrail ve Çin-Tayvan gibi üç cepheli savaşta büyük zorluklar yaşıyor. Bu da ABD'nin Napolyon ve Hitler'i mahveden iki cepheli savaşlara dair tarihin verdiği uyarıdan hiç ders almadığını gösteriyor.

***

Ayrıca ABD'nin en büyük müttefiki konumundaki Avrupa Birliği (AB) büyük kargaşa içinde. Askeri ve jeopolitik irtifa kaybı yanında merkez sağ partilerin çöküşü, enerji krizi, iklim ekonomisinin tetiklediği sanayisizleşme, hayat pahalılığı, artan refah kaybı, azalan iş gücü havuzu, göçmen meselesi ve düşen doğum oranları gibi sosyo-ekonomik, kültürel ve demografik sorunlarla boğuşuyor.
Denilebilir ki Atlantik'in her iki yakasındaki aktörler iç ve dış politikalarında felakete doğru yürüyor. Eski düzen hızla çözülüyor. Küresel momentum bozuluyor. Maksimalist hedeflerin peşindeki Batılı liderler post-Amerikan dönemine geçişi daha da hızlandırıyor.
Bu yeni dönemin en büyük işaretlerinden biri de petro-dolar sisteminin sonunun gelmesidir. 8 Haziran 1974'te ABD ile imzalanan 50 yıllık anlaşmayla Suudi Arabistan, petrolünü dolarla satmayı kabul etti. Karşılığında ise ABD, Suudi Arabistan'a askeri yardım ve koruma sağlayacaktı.
Anlaşmaya göre Riyad fazla petrol gelirlerini de ABD'nin hazine bonolarına yatırmak zorundaydı. Böylece her ulus para birimini ABD Doları'na çevirmek zorunda kaldı ve bu da doları fiilen küresel para birimi haline getirdi.

***

Yarım yüzyıl sonra ABD Başkanı Joe Biden döneminde biten anlaşmanın yenilenmemesi dikkat çekici.
Unutmayalım ki Biden 2020'deki seçim kampanyasında Suudi Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'ı 'parya' diyerek aşağılamış ve ondan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 2018'deki ölümünün hesabını soracağını ilan etmişti.
Riyad'ın kararı ABD için tam bir hezimete işaret ediyor. Kuşku yok ki petrodoların çöküşü dünyanın süper gücü ABD'nin de sonu olacak. Zira bu hamle küresel finans düzeninde büyük kırılmalara yol açacaktır.
Veliaht Prens, kendisine 'parya' diyen Biden'dan intikamını aldı.
Umarız akıbeti ABD'ye karşı petrol kozunu masaya sürdüğü için 25 Mart 1975'te suikast sonucu öldürülen Kral Faysal bin Abdülaziz El Suud gibi olmaz.
Nitekim bölge medyasında daha şimdiden Veliaht Prens'e yönelik suikast iddiaları ve yalanlamalar gündeme gelmeye başladı bile. Her açıdan büyük sürprizlere gebe bir döneme giriyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA