Almanya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 100'üncü yıldönümü dolayısıyla Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, ülkemizde adeta felekten üç gün çaldı. Ülkesinin Sayın Erdoğan'dan esirgediği demokrasinin nimetlerinden buradayken doyasıya yararlandı. Umarız biraz mahcubiyet hissetmiştir. Zira Almanya, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra Sayın Erdoğan'ın Berlin'deki Türk vatandaşlarına telekonferansla dahi konuşmasına izin vermeyen bir sicile sahip.
Demokrasi, halkın iradesi, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ve özgürlük denince mangalda kül bırakmayan Almanya, bu tavrıyla bütün diplomatik teamülleri ayaklar altına alarak darbecilere karşı destansı bir direniş göstermiş bir halkın liderine adeta diktatör muamelesi yapma küstahlığında bulunmuştu. Steinmeier bu skandal yaşandığında Dışişleri Bakanı'ydı. Bir yıl sonra Mart 2017'de Steinmeier Cumhurbaşkanı oldu. O yıl temmuz ayında Almanya nasıl çirkin bir demokrasi anlayışına sahip olduğunu bir kez daha gösterdi. Almanya 6 Temmuz 2017'de Erdoğan'ın Türk vatandaşlarına hitap etmesine yine engel oldu.
***
Bu kadar mı? Elbet değil. Almanya'nın ve o dönem Cumhurbaşkanı olan Steinmeier'in suç dosyası hayli kabarık. Son çirkinlik akıllara durgunluk veren cinstendi.
27-29 Eylül 2018 tarihleri arasında Sayın Erdoğan'ın
Berlin ziyareti gerçekleşecekti. Fakat ziyaretten önce akıllara durgunluk veren
birçok rezalet yaşandı.
Ziyaret daha başlamadan
Erdoğan'ın Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ile birlikte Türklerle yapması planlanan buluşma iptal edildi. Ardından,
Erdoğan'ın Berlin'de tek başına Türklerle
bir araya gelmesi engellendi. Bunun üzerine
Erdoğan'ın ikisi Berlin, biri Köln'de yapacağı üç salon toplantısından vazgeçildi. Erdoğan'ın programı üçüncü kez
değişti. Son olarak Erdoğan, Berlin'deki
ünlülerin oteli Adlon'da Türk işadamları ve
Türk kuruluşlarının temsilcileri ile buluşma
kararı aldı. 27 Eylül 2018'de öğlen yapılacak
ve akşama kadar sürecek görüşmeyi
engellemek için bu kez
27 Eylül günü Berlin'deki otellerde yer kalmadığı ve fiyatların dört katına çıktığı manipülasyonu devreye sokuldu
Sayın Erdoğan'ın konuşmasına izin vermeyen 'demokratik Almanya' aynı
süreçte terör örgütlerinin her tür yürüyüş ve toplantılarına destek veriyor, muhalefet partisi HDP'nin yetkilileriyle resmi görüşmeler yapıyor ve
HDP'li siyasilerin
terör örgütü PKK sempatizanlarıyla toplantılarını finanse ediyordu.
***
Dünya eminiz ki böylesine
rezil bir çifte standart, demokrasiyi katleden böylesine diplomatik bir vahşet örneği görmemiştir.
Üstelik
Alman medyasının
hep bir ağızdan histerik şekilde attığı Erdoğan karşıtı saldırgan manşetleri de unutmayalım.
En hafifi '
Diktatör!' veya 'Terörist Erdoğan!' şeklindeydi.
Şimdi böyle bir ülkenin Cumhurbaşkanı Türkiye'de üç gün boyunca istediği kişilerle istediği yerde ve zamanda buluştu. Medya onu aşağılamadı. Sadece birkaç yerde Gazze'deki
soykırıma verdiği destekten dolayı haklı olarak
protesto edildi.
Ülkemizde adeta şov yaptı Steinmeier. Belediye başkanları, eski cumhurbaşkanları,
muhalif siyasiler, tanınmış
tarihçiler, eski diplomatlar ve farklı kesimden
sivil kurum temsilcileriyle buluşmalar
gerçekleştirdi. Etkinliklere katıldı, açılışlar
yaptı. Yanında getirdiği Berlinli döner ustası
Arif Keleş ile
döner festivali bile düzenledi.
İstanbul'dan sonra Gaziantep'e geçti. Depremzedelerle ilgili projeleri inceledi.
Orada da resmi ve sivil yetkililerle görüştü.
Ardından Ankara'ya geçti. Kalabalık
bir heyetle Anıtkabir'e çelenk koydu. CHP
Genel Başkanı
Özgür Özel ve Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı
Mansur Yavaş'la buluştu.
İç siyasete ilişkin imalarda bulundu. Son olarak da Sayın
Erdoğan ile bir araya geldi.
Normal, diplomatik, makul ve demokratik olan hangisi? Yabancı bir lider gittiği ülkede gönül rahatlığıyla dolaşabilmeli.
Şimdi Almanya'ya soruyoruz? Kimmiş demokrat? Kimmiş diktatör? Gördünüz mü? Türkiye bu demokrasi dersiyle
Almanya'nın küstahlıklarına tokat gibi bir cevap da verdi aynı zamanda. Umarız anlamışlardır.