Dünya nefesini tutmuş İran'ın İsrail'e yönelik misillemesini bekliyor. Peki, İran nereden, nasıl ve ne zaman saldıracak? Amerikalı ve İsrailli yetkililere göre saldırı için geri sayım başladı. Hatta son 24 saate girildiğini söyleyenler bile var. Sizler bu yazıyı okuduğunuzda füzeler ve SİHA'lar ateşlenmiş olabilir.
Öncelikle İran ile yükselen tansiyon Gazze'de bataklığa saplanan Binyamin Netanyahu'ya adeta yeniden hayat verdi. Çünkü İsrail, İran'ın Şam'daki büyükelçilik yerleşkesindeki konsolosluk binasına 1 Nisan'daki saldırıdan bir gün sonra Gazze'de Dünya Merkezi Mutfağı konvoyunu vurup 7 Batılı yardım gönüllüsünü katletmişti.
Saldırı başta ABD olmak üzere AB, İngiltere, Kanada ve Avustralya'dan büyük tepki gördü. ABD Başkanı Joe Biden açıkça Netanyahu'yu eleştirerek Gazze stratejisinin yanlışlığını vurgulamış, Refah'a karadan girmesine izin vermediği İsrail'i Hamas ile ateşkese zorlamıştı. Tepkilere aldırmayan İsrail 10 Nisan'da yeni bir kaotik hamlede daha bulundu. Bu kez Hamas lideri İsmail Haniye'nin üç oğlu ve dört torununu öldürdü.
***
İsrail'in planı bu eylemlerle batağa saplandığı Gazze'deki
savaşı bölgeye yaymak,
Hamas ile ateşkes ihtimalini yok etmek ve desteğini kaybettiği
ABD ve Avrupa'yı yeniden yanına çekmekti. Bunu başardı da. Biden, İran ile tırmanan gerilimden sonra
gözden çıkardığı Netanyahu'yu arayarak tam
desteğini iletti ve İran'a karşı İsrail'i bütün güçleriyle
savunacaklarının altını çizdi. Fakat bir yandan
da İsrail'in kaotik stratejisine karşı tedbirler
almayı da ihmal etmedi.
ABD, İsrail'in İran elçiliğine
saldırıdan habersiz olduğunu doğrudan Tahran'a iletmek
gibi
alışılmadık bir adım attı. Ayrıca İran'ın
Ortadoğu'daki
Amerikan hedeflerini vurmamasını ve İsrail'e yönelik saldırıda da '
sivillerden ziyade askeri ve istihbarat birimlerini' hedef almasını
'rica' etti.
Bu açıdan adeta
sipariş ile gerçekleşen ilginç bir savaşa hazırlık sürecinden geçiyoruz. Ancak geldiğimiz aşamada artık
ok yaydan çıkmış görünüyor. İran özellikle
İsrail tarafından 7 Ekim'deki Aksa Tufanı saldırısının planlayıcısı olarak görülen Devrim Muhafızları
Ordusu'nun
Lübnan ve Suriye'deki Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin öldürülmesiyle sarsıldı. Aynı
saldırıda biri general 5 İranlı ile 6 Suriyeli yetkili
de hayatını kaybetti.
***
Bu saldırı İran'ı artık misillemeye mecbur etti. Çünkü yedinci ayına giren Gazze'deki soykırımda İran ve İsrail beklenen çatışmaya girmedi.
Küresel vicdanda İsrail kadar İran da prestij kaybına uğradı. İsrail ile olası bir savaş Gazze'deki tavrı nedeniyle İran'ın sarsılan imajını da kurtaracaktır.
Şimdi gelelim İran'ın nereden ve nasıl bir misillemede bulunacağına. İran öyle görünüyor ki ya
çok cepheli bir savaşın fitilini ateşleyecek ya da Azerbaycan da dâhil Tayland, Bulgaristan, Hindistan, Gürcistan, Afrika veya Latin Amerika'daki
bir İsrail elçiliğine veya yetkililerine saldıracak. Çok cepheli savaşta
Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen adeta İran'ın birer fırlatma rampası olarak öne çıkıyor. İran'ın kendi toprağından saldırmak yerine bu ülkelerdeki vekil güçleri üzerinden füze ve SİHA'larla
Tel Aviv ile Eilat gibi kentleri hedef alması bekleniyor.
Zira bu ülkelerde birçok üssü ve füzesi bulunuyor İran'ın.
Tahran ile Tel Aviv arası 2 bin kilometre kadar. Oysa İsrail'e en yakın bölge olan
Irak'ın Anbar vilayetindeki İran üssü ile Tel Aviv arası 672 kilometre.
Saddam Hüseyin de 1991'de İsrail'e fırlattığı
Scud füzelerini Anbar'dan ateşlemişti. İran bu nedenle
2018'den beri Anbar'daki üsse füze sevk ediyor. Bu füzeleri
Haşdi Şabi ve diğer gruplar üzerinden İsrail'e fırlatabilir.
Lübnan'daki Hizbullah ve Yemen'deki Husiler'de de İran füzeleriyle
SİHA'ları var. Irak-
Suriye sınırındaki
Ebu Kemal yakınlarında İmam Ali Üssü bulunan İran'ın ayrıca Suriye'de Hizbullah
savaşçılarından oluşan
Golan Timi ile Afgan Şiilerden oluşan Fırat çevresindeki Fatimiyun milisleri de çok cepheli
bu saldırılarda yer alabilir.
Dolayısıyla İsrail ve ABD alarmda. İran'ın bu farklı cephelerden ve milis gruplarıyla
balistik füze ve SİHA ordusuyla saldırmasını bekliyorlar. Her açıdan düşündürücü bir savaş hazırlığı var. İşte bu nedenle eğer saldırı gerçekleşirse savaşın seyri de en az hazırlığı kadar
düşündürücü gelişmelere gebe görünüyor. Bakalım beklenen bu çatışma statükoyu sarsacak mı yoksa statükoyu daha da tahkim mi edecek?