Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) 30 Kasım'da başlayıp 12 Aralık'a kadar sürecek olan COP28 iklim zirvesinde dünyayı aptal yerine koyan yeryüzünün yeni yüzsüzleri eko-aristokratların arsızlığı ve görgüsüzlüğü bir kez daha deşifre oldu.
Bu yıl 28'incisi düzenlenen Dubai'deki konferansta İngiltere Kralı Charles, "Dünya bize ait değil" pişkinliğinde bulundu. Bunu söyleyen kişi İngiltere dışında Galler, İskoçya, İrlanda, Yeni Zelanda, Avustralya ve yüzölçümü açısından dünyanın en büyük ikinci ülkesi Kanada'nın resmi sahibi.
Galler'de 23 ilçeye yayılmış kendi şahsına ait 1 trilyon sterlin değerinde 330 kilometrekare toprağı bulunan Kral'a sormak lazım.
"Bu dünya senin değilse kimin acaba?"
Kral kinaye yapmış. Aslında söylemek istediği "Bu dünya size ait değil." Onca ülkeye, araziye ve servete sahip Kral Charles bir de utanmadan bir karış toprağı ve bir dikili ağacı dahi olmayan insanlarla kendisini eşitleyip ahkâm kesmiş.
***
Özel jetlerle uçup hayal bile edilemeyecek zenginliğe sahip Kral Charles ve benzerleri, bu tür
zirveleri fırsat bilip açlık ve sefaletle boğuşan kitlelere çevre dostu olmadıkları için
parmak sallıyor.
Zirvede
300'ü Ferrari olmak üzere 7 bin lüks arabaya sahip Brunei Sultanı ile çene çalan Kral Charles,
muhatabı yerine
Tofaş, Skoda veya Clio'larına binip haftada
bir AVM'lere gidenleri gezegene
fazla
egzoz gazı salmakla itham ediyor.
Limuzinlerini taşımak için
özel jet filolarına sahip zenginlerle senenin 365 günü dünyayı gezip eğlenenler, senede bir kez bir haftalığına
tarifeli uçaklarla tatile gidenleri gökyüzünü kirletmekle suçluyor.
Üstelik
Brezilya, Guatemala veya Kenya'daki özel kahve tohumlarıyla yapılan
buzlu
Americano'larını yudumlarken insanlardan
gezegeni kurtarmak için evlerindeki
ısıtmayı fazla açmamalarını
isteyecek kadar da arsızlaşabiliyorlar.
Dubai'deki zirveye dünyanın dört bir yanından
kral, emir, şeyh, CEO, sanatçı, milyarder ve sporculardan oluşan
97 bin kişilik bir delege ordusu katıldı.
Bu delegelerin çoğu özel jetleriyle geldi. Bunların atmosfere 210 bin ton CO2 (karbondioksit) salımı gerçekleştirdiği hesaplanıyor.
***
Şimdi bu eko-aristokratlara sormak lazım. Dünyanın sonunu konuştukları o lüks binaları, yolları ve arabaları kim yaptı? O yemekleri kim hazırladı? O pahalı elbiseleri kim dokudu ve dikti? Zavallı Asyalılar, Afrikalılar ve Latin Amerikalılar değil mi?
Karın tokluğuna çalıştırılan Avrupa ve ABD'deki göçmen
işçiler değil mi?
Örneğin, Dubai'deki COP28 zirvesinin yapıldığı
ultra modern klimalı binanın inşaatında Afrikalı işçilerin tehlikeli sıcakta çalıştırıldıkları ortaya çıktı.
Araştırmacılar, yazın en sıcak saatlerinde açık havada çalışmayı yasaklayan bir BAE yasası olan
'öğle yasağı' sırasında göçmenlerin çalıştırıldığına dair kanıtlar buldu.
Bu bağlamda COP28 ve diğer iklim zirveleri her açıdan
tuhaf bir gösteriyi andırıyor.
Bu gösteride
gezegenimizi yaşanılmaz hale getirenler,
düşük maaşlı çalışanların
sırtına binerek modern dünyaya
ağıt yakıp kendilerini
paralıyor.
Karakışta bisiklet sürmenin araba kullanmaktan daha keyifli olduğunu anlatıyorlar.
Krallarla
40 ülkeden daha zengin Bill Gates'ler bir araya gelip modern yoksulluğumuzu
daha da yoksunlaştırmak
için uğraşıyor.
Günümüzün egemenlerini oluşturan bu
yüzsüz ekoaristokratlar, modern yaşamın nimetlerini kısıp insanları daha da yoksullaştırarak gezegeni kurtarmaya çalışıyor.
Asıl tuhaf olan ise
bu tuhaf gösteride okunan mavallara yoksul ve yoksun bir hayata
mahkûm edilmiş milyarlarca
insanın coşkuyla inanması.