Sadece kana doymayan sadist ve psikopat İsrailli siyasilerle suç ortağı Batılı Siyonaziler değil sivilinden askerine, aydınından işçisine, erkeğinden kadınına, gencinden yaşlısına ve doktorundan din adamı hahamına kadar işgalci ve sömürgeci Yahudi halkının kahir ekseriyeti de Gazze'deki masum bebek ve çocuklarla kadınların hunharca katledilmesini alkışlıyor. Bundan hayvanca bir haz, kuduzca bir zevk alıyorlar.
Bercan Tutar | Siyonazilerin kabusu
Psikopat seri katillere rahmet okutan bu hayvanlaşmanın ve ruhsal aşağılığın bireysel bir tutum olmaktan ziyade ulusal ve kolektif bir sapkınlık olduğunu unutmamak lazım. Bu sapkınlığın beslendiği köken de Batı uygarlığıdır. Bu sömürgeci uygarlığın dünyaya evrensel diye dayattığı ırkçı tarihsel ve kültürel kodlardır.
Çünkü Siyonazilerin beslendiği uygarlığa göre Filistinli her anne bir teröristtir. Filistindeki her doğum bir 'terörist eylem'dir. Her çocuk da daha küçükken imha edilmesi gereken bir silahtır. Siyonazilerle en büyük destekçisi Batılı sömürgeci dünyanın kendinden olmayanlara bakışı ne eksik ne fazla bu barbar mantaliteden ibarettir.
***
Bu ikiyüzlü barbarlar çıkarları için her tür alçaklığı yapar. Soykırımcı
İsrail'i desteklemede azılı birer sadist katile dönüşen Batılı ülkeler
sıra Rusya'ya gelince tarihin gördüğü en fanatik demokrasi ve insan hakları havarilerine dönüştü.
Ukrayna savaşında İngiltere, Fransa ve Almanya'nın da aralarında bulunduğu
Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) taraf 39 ülke jet hızıyla harekete geçti.
3 Mart 2022'de Ukrayna'da işlenen savaş suçlarının soruşturulması için UCM'ye başvurdular. İsrail'in
Filistin'de işlediği yığınla savaş ve insanlık suçları için
on yıllardır kılını bile kıpırdatmayan UCM,
Rusya davasını bir yıl içinde karara bağladı hemen. Batı'nın güdümündeki UCM heyeti,
17 Mart 2023'te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rusya'nın Çocuk
Hakları Komiseri Maria Alekseyevna Lvova-Belova hakkında savaş suçu gerekçesiyle
dünya çapında yakalama kararı çıkardı.
İşte bu yüzden
Gazze'deki sistematik soykırımın ana lokomotifi Avrupa ve ABD'nin İsrail'deki Siyonistlere 1880'lerden
bu yana verdiği sınırsız destek, teşvik
ve motivasyondur. Filistin halkı 19. yüzyılın
sonlarından bu yana topraklarının
Avrupalı Siyonist yerleşimciler tarafından sömürgeleştirilmesine karşı direniyor.
***
1886'da
Mlabbis ve el-Yahudiya'daki Filistinli çiftçiler topraklarını şimdi
artık
Petah Tikva adını alan Siyonist yerleşimcilere
karşı canla başla savunmuştu. Bu
mücadele Filistin direnişinin en eski örneklerinden
biridir.
Kudüs'ün eski belediye başkanı Yusuf el-Halidi 1899'da,
Siyonizmin babası Theodor Herzl'e Filistin'in kontrolünü
ele geçirme ve
'efendileri olma' arzusuna asla boyun eğmeyeceklerini söylemişti.
İşte İsrail ve Batılı müttefikleri bu tarihi yok etmek için her tür vahşeti sergiliyor.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısının
'aniden değil bu boğucu tarihsel sömürü ve işgale karşı bir tepkiden kaynaklandığına' işaret ettiği için hemen linç edildi.
Dolayısıyla İsrail'in
hastalıklı soykırım projesi her açıdan Batılı sömürgecilerin
doğrudan planladığı, desteklediği ve
uygulamaya soktuğu bir stratejidir.
Sayın Erdoğan boşuna,
"Olay Haçlı-Hilal meselesidir. Bütün Batı dünyası, haçlı emperyalist yapı bir arada. Yatıyorlar kalkıyorlar. Hamas da Hamas" çıkışında
bulunmadı.
Çünkü Siyonaziler, dünyanın gözünü boyamak için Hamas ile savaştıklarını söylüyor. Bu
çarpıtma, şeytanlaştırma ve tarihsizleştirme stratejisi ile zihinleri
manipüle etmeye çalışıyorlar. Fakat dünya
halkları artık uyandı. Hâlâ uyuyanları da
Sayın Erdoğan birer birer uyandırıyor. Bu
dirayetiyle Erdoğan Siyonazilere hemen her
gün hafakanlar yaşatıyor.