Küresel emperyal sistemin ve Yeni Türkiye'nin bu yüzyıldaki güç haritası önce bugünkü seçimlerin sonuçlarına sonra da Ukrayna ile Suriye başta olmak üzere Tayvan, Libya ve Doğu Akdeniz'deki krizlerin çözüm seyrine göre şekillenecek.
Hem Türkiye hem dünya açısından ilk belirleyici etken ise bugün sandıklardan çıkan karar olacaktır.
O nedenle Batı medyası 14 Mayıs'ı sadece Türkiye'nin değil dünyanın da kaderini belirleyecek 2023 yılının en önemli seçimi ilan etmişti.
Ne var ki 'Erdoğan gitmeli' diyerek kapaktan manşetlerle psikolojik savaş yürüten Batı medyası 14 Mayıs'ta umduğunu bulamadı.
Rusya ve Çin'in başını çektiği Avrasya bloku ile diğer Batı dışı dünya ise Sayın Erdoğan'ın ilk turda gösterdiği performans sayesinde rahat bir nefes aldı.
Gözler artık bugünkü 28 Mayıs seçimlerinde. İkinci turun hemen öncesinde ağız değiştiren The Economist, hayıflanarak da olsa Kemal Kılıçdaroğlu için "Başarısızlığa mahkûm" derken "Erdoğan kazanmaya hazırlanıyor. Belli ki rüzgârı arkasına almış durumda" itirafında bulunmak zorunda kaldı.

***

Batı dünyası gerçekleri görmeye başladı. Zira rakipleri Avrasya gibi Batı'nın da geleceği seçimden zaferle çıkması beklenen Sayın Erdoğan'ın devreye sokacağı politikalara bağlı. Bu yüzden iki blok da sandık sonuçlarına kitlenmiş durumda.
Avrasya ve Asya-Pasifik ile Atlantik blokunun 2000'lerde Afganistan ve Irak işgalleriyle başlayan örtülü rekabeti bugün Ukrayna cephesinde açık ve ölümcül bir jeopolitik savaşa dönüşmüş durumda.
15 Temmuz 2016'daki işgal ve darbe girişiminden sonra ise bu küresel paylaşım savaşına Türkiye de aktif şekilde dâhil oldu.
Hem Asya hem Atlantik cepheleri, Türkiye'yi yanına çekme savaşı veriyor şu an. İşte bu yüzden Batı medyasının da sık sık dile getirdiği gibi uluslararası sistemin kaderi Yeni Türkiye'nin izleyeceği 'bağımsız stratejiler' tarafından belirlenecek.

***

Bu anlamda Mayıs 2013'teki Gezi kalkışmasından bu yana yaşadıklarımız ülkemizin yenidünya düzenindeki pozisyonu, ufku, tasavvuru ve benimsediği siyasetle çok yakından ilgiliydi.
Ancak Batı dünyası ne yaptıysa da ülkemizi rehin alamadı.
Çünkü emperyal vesayet sistemiyle Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve kültürel çıkarlarını 'stratejik perdeleme' taktikleriyle yok sayan Batı'nın hegemonik gücü artık işlevselliğini kaybediyor. Emperyal statükonun Türkiye'ye dayattığı köhne ezberler birer birer bozuluyor.
Dolayısıyla bugünkü seçimlerden sonra tamamen ABD'nin çıkarlarına göre konumlanan muhalefetin de artık ülkemizin geleceğinde var olma şansı kalmayacaktır.
Halkımız, Yeni Türkiye'yi bağımsız stratejisinden uzaklaştırıp yeniden ABD'nin 'ofisboy ülkesi' veya 'modern sömürgesi' yapmak isteyenlere 14 Mayıs'ta olduğu gibi bugün de fırsat vermeyecektir.
Umarız bugün her açıdan Türkiye Yüzyılı için bir milat olur. 2023'ün 28 Mayıs'ı da tıpkı 1453 yılının 29 Mayıs'ı gibi çağ açıp çağ kapatan bir gün olur...

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Bercan Tutar | 'Batı çağı'nı kapatacak gün