Dünyanın da kader günü olan 14 Mayıs yaklaştıkça Batı'daki yeminli Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlarının histerik travmaları da yeniden had safhaya ulaştı.
Atlantik ve Avrasya'nın da Afrika ve Latin Amerika'nın da gözü Türkiye'de... Dünyanın dört bir yanından pek çok gazete ve televizyon bu süreçte dikkatlerini tamamen ülkemize çevirmiş durumda.
Erdoğan'ın yeniden kazanma ihtimalinin güçlenmesi üzerine kimyaları bozulan ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi devletlerin birer ideolojik aygıt konumundaki medya organları iftiralarda artık sınır tanımıyor.
2013'teki Gezi kalkışmasından bu yana 10 yıldır hep bir ağızdan aynı teraneleri sistematik şekilde sıralayan The Economist, Washington Post, BBC, New York Times, Politico, Guardian, France 24, Le Point, Financial Times, Foreign Policy ve Der Spiegel gibi medya organları, seçime çok az bir zaman kala yine dört koldan harekete geçerek peş peşe skandal manşetler atıyor.
***
14 Mayıs'ı şimdiden
'2023'ün en önemli seçimi' diye niteleyen
The Economist, bir sömürge komiseri edasıyla
Kemal Kılıçdaroğlu'na desteğini açıklayıp kapaktan
'Erdoğan gitmeli' diyor. The Economist'e destek çıkan Amerikan Washington Post gazetesi
"Giderek artan despotizmin gölgesi Türkiye'deki seçimlerin üzerinde" başlığını taşıyan bir başyazıyla kirli niyetini aşikâr etti.
Fransız
Le Point dergisi skandal kapağında
'Erdoğan, diğer Putin' ifadesine yer verirken
Financial Times gazetesi, "Türk muhalefet lideri, Türkiye'nin otokrasiye kayışını geri çevirmeye ant içiyor" diyerek Kılıçdaroğlu'na adeta
şövalyelik payesi bahşetmiş.
Amerikan, İngiliz ve Fransızlardan sonra dün saldırı sırası Alman medyasındaydı. Gezi kalkışmasında Türkçe manşet atıp
'Boyun eğme' diyerek halkımızı isyana çağıran
Der Spiegel dergisi, yine kirli niyetini açık etti.
'Parçalanmış hilal' sembolüne ve Başkan Erdoğan'ın fotoğrafına yer verdiği kapağında,
'Yenilmezdi' anlamına gelen
'Unbesiegbar' kelimesinin
'un' ekini silikleştirerek Erdoğan'ın
'Yenilebilir' olduğunu ilan ediyor. Manşetin altında ise,
'Yeniden diriliş ya da kaos. Erdoğan kaybederse ne olur?' ifadesi yer alıyor.
***
Bunun cevabını The Economist vermişti zaten önceki gün çıkan Mayıs 2023 sayısında: "Erdoğan kaybederse küresel sonuçları olan çarpıcı bir siyasi dönüş olur.
Muhalefetin zaferi Batı için çok büyük bir jeopolitik değer taşıyacak..."
Yani
"İkinci bin yılın Selahaddin'ini" yenerek Türkiye'yi yeniden rehin alacaklarını net bir şekilde ifade ediyorlar.
Kılıçdaroğlu ise "Erdoğan gitmeli" kapağıyla kendisine destek veren The Economist dergisi için bir yazı kaleme aldı. Yazısında Türkiye'yi şikâyet ederek Batı'dan yardım dileniyor yine.
Bir bakıma herkes her şeyi biliyor. Medyası, siyaseti, ekonomi ve akademi çevreleriyle Batı dünyası Erdoğan'a karşı yıllardır
aynı kara propagandayı yapıyor. Türkçe paylaşımlarda bulunuyorlar. Savunma sanayiindeki devrimler, gaz ve petrol kaynaklarının bulunması başta olmak üzere ülkemizdeki her olumlu gelişmeyi karalıyorlar. Terörle mücadelemize köstek oluyorlar. Terör örgütü
PKK/YPG'yi kahraman ilan edip onlara her tür siyasi, askeri ve ekonomik desteği sağlıyorlar.
Mavi Vatan'ı, Türk Devletleri Teşkilatı'nı,
Rusya ve Çin ile yeni denge politikasını, Azerbaycan'a
verilen desteği, Libya ve Suriye
hamleleri ile Afrika açılımlarını
baltalamak için ellerinden geleni
yapıyorlar.
Dertleri
"Erdoğan'sız Türkiye" projesini hayata geçirmek. Nitekim
BBC'ye konuşan Kılıçdaroğlu,
"Kremlin ile değil, Batı'yla ilişkilere öncelik vereceğiz" sözleriyle ana amacının Türkiye'nin milli çıkarları değil, sömürgeci Batı'yı memnun etmek olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Oysa köprülerin altından çok sular aktı.
Artık Batı'nın uydusu bir Türkiye yok. Son sözü ne müstemlekeciler ne de onların taşeronluğuna soyunanlar söyleyebilir. Son sözü her zaman olduğu gibi yine aziz milletimiz söyleyecektir.