Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Stratejik sıçrama

Eskiler boşuna 'Dünya dârü'l-hikmet, âhiret dârü'l-kudret'tir dememiş. Yani dünyada hikmet, ahirette ise kudret hâkimdir. Bu nedenle eski veya yeni bütün emperyal devletlerin dünyadaki kudret arayışları ve yeryüzünün tek hâkimi olma gayretleri hep hüsranla sonuçlanmıştır.
Bunun son örneği ABD'nin 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra 'terör ile savaş' bahanesiyle hayata geçirmeye çalıştığı Yeni Roma siyasetinin maruz kaldığı hezimettir. ABD'nin tek küresel hegemon olma fiyaskosu, paradoksal olarak Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde kaotik tabloların sona ermesine ve dengelerin yeniden rayına oturmasına yol açtı.
Küresel jeo-politikada merkez aktör konumundaki ABD'nin sahneden çekilmesi birçok bölgede güç boşluğuna ve ikincil aktör konumundaki Rusya, Çin ve Türkiye gibi ülkelerin hinterlantları başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde nüfuzlarını maksimum düzeye çıkarmasını sağaldı.
Özellikle ABD'nin yeni süreçte ulusal güvenlik stratejisinin ana hedefini 'terör ile savaş' yerine 'Rusya ve Çin gibi küresel aktörlerle mücadele' şeklinde tanımlamasından sonra Ortadoğu'nun çehresi hızla dönüşmeye başladı.

***

Bu yeni transformasyondan en fazla çıkar sağlayan ve etki alanını artıran ülkelerden biri de Türkiye oldu. Dünyanın gidişatını iyi okuyan Türkiye yaptığı hamlelerle bölgesel ve küresel bir oyun kurucu aktöre dönüştü.
Ortadoğu'da yeniden 'sıfır sorun' stratejisini devreye sokan Türkiye, düşmanlarını azaltıp dostlarını artırmaya girişti. Bunun sonucu olarak da İsrail, BAE, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Mısır ve Suriye ile diplomatik ilişkiler yeniden hareketlendi. Bu bağlamda son pürüz noktaları olan Mısır ve Suriye dosyalarında da yeni sayfalar açıldı.
Ortadoğu'daki hızlı normalleşme bir bakıma bölgenin yeni normu haline geliyor. Türkiye'nin attığı her adım Orta Asya, Kafkaslar ve Kuzey Afrika'daki ağırlığı ile Ukrayna krizinde de gördüğümüz üzere Avrupa ve küresel ölçekteki rolünü her geçen gün daha da artırıyor.
Bu nedenle bugün küresel güç politikasının en önemli aktörleri olan Avrupa, Rusya, ABD ve Çin için en kilit ve kritik ülke olarak Türkiye'yi görüyoruz.

***

Avrupa ve ABD'nin başta Ukrayna ve NATO olmak üzere Ortadoğu, Orta Asya ve Kafkasya'da bir denge unsuru ve güven tesis eden aktör olarak Türkiye'ye oldukça ihtiyacı var. Karadeniz'i kontrol eden Türkiye, Rusya için deyim yerindeyse dünyaya açılan tek kapı konumunda. Ayrıca Orta Asya, Kuzey Afrika, Kafkasya ve Ortadoğu'da da Rusya için en hayati ve güvenilir ortak Türkiye.
Rus enerjisinin ana merkezi olma projesi zaten Ankara'nın Moskova için nasıl vazgeçilmez bir 'partner' olduğunun da göstergesidir.
Bu nedenle iki ülke birçok stratejik başlık yanında Mısır, Libya ve Suriye'de de yakın temas halindeler.
Çin için ise Türkiye, Tek Kuşak ve Yol projesinin en hayati aktörlerinden biri. Ukrayna savaşı ile Rusya güzergâhının bazı noktalarda tehlikeye girmesinden sonra Pekin nazarında Türkiye'nin en güvenli koridor olduğu gerçeği bir kez daha tescil edildi.
Dolayısıyla Osmanlı evrenselliğinden tevarüs edilen imparatorluk asabiyesi ve modern Türkiye'nin maruz bırakıldığı reel politik tehditlerle mücadele etmenin kazandırdığı tecrübe, dünyanın kritik bir aşamadan geçtiği bu yeni süreçte ülkemize tarihi bir stratejik sıçrama imkânı sunuyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA