'Hegemonik ölüm' sürecindeki ABD artık ne yapsa da dikiş tutturamıyor. Terörle savaştan sonra Rusya ve Çin'e karşı devreye sokulan yeni Soğuk Savaş projesi de kısa sürede akamete uğradı. Amerika, Endonezya'nın Bali Adası'ndaki G20 Zirvesi'nde de görüldüğü üzere bütün iddialarından vazgeçmek zorunda kaldı.
Ne zirvedeki toplantılarda ne de zirvenin sonuç bildirgesinde konsensüs sağlanabildi. ABD liderliğindeki Küresel Kuzey ile Rusya, Çin ve Türkiye liderliğindeki Küresel Güney arasındaki rekabet zirveye damga vurdu.
Almanya, İngiltere, İtalya ve AB Komisyonu ile Kanada, Avustralya, Japonya ve Güney Kore dışında kimse ABD'nin Ukrayna üzerinden Rusya'ya açtığı savaşa destek vermedi.
Arjantin, Brezilya, Çin, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan, Meksika, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi Küresel Güney ülkeleri, Anglo- Saksonların liderliğindeki Küresel Kuzey'in dayattığı bütün talepleri geri çevirdi.
İki günlük zirvenin 52 maddelik bildirgesinde 'Bugünün çağı, savaş çağı olmamalı' vurgusu öne çıktı. Küresel gıda krizini bitiren tahıl koridoru anlaşmasının takdir edildiği bildirgede, "Türkiye ve BM'nin aracılık ettiği İstanbul Anlaşması'ndan memnunuz. İlgili tarafların, anlaşmayı tam, zamanında ve devam edecek şekilde uygulaması önemli" ifadesi dikkat çekti.
***
Dolayısıyla Rusya'yı kuşatma ve yalnızlaştırma projesi çöken ABD bırakın Çin, Hindistan ve Türkiye gibi ülkeleri, Avrupa'daki müttefiklerini dahi Rusya'ya karşı tamamen yanına çekememenin trajedisini yaşıyor.
Çark eden ABD ve müttefikleri şimdi Türkiye ve Çin üzerinden Rusya ile uzlaşmanın yollarını arıyor. Tahıl koridoru anlaşmasındaki rolü bilinen Türkiye, Ukrayna ve Rusya arasındaki barış görüşmeleri için de ilk adres konumunda.
Sadece Rusya ve Ukrayna arasında değil ABD ile Rusya arasında da en önemli ve güvenilir arabulucu aktör olarak yine Türkiye markası öne çıkıyor.
Önceki gün ABD ve Rusya'nın dış istihbarat servis şeflerinin Ankara'da bir araya gelerek uluslararası ilişkilerin en önemli başlıklarını konuşması, Türkiye'nin hem mevcut küresel siyasette hem de yenidünya sisteminde kilit ülkelerden biri olduğunun en bariz göstergesidir.
Ayrıca dünyaya dağıtılacak Rus gazının sevkiyat ve fiyat planlamasının Ankara'da yapılacak olması da bundan sonraki süreçte ve küresel dengelerde ülkemizi adeta bir mihenk taşı konumuna yükseltecektir.
***
Bali'de en etkili aktörlerden biri de Çin'di. Nitekim ABD Başkanı Joe Biden'ın Çinli mevkidaşı Şi Cinping ile yaptığı 3.5 saatlik görüşme bir bakıma Anglo-Saksonların Rusya-Çin bloku karşısında havlu atmaları olarak da okunabilir.
Zira hem Ankara'daki istihbarat zirvesi hem de Biden ile Şi arasındaki görüşme maratonu ABD'nin Çin'i Rusya'dan uzaklaştırma projesi yanında yeni soğuk savaş stratejisinin de çöktüğünü gösteriyor.
Unutmayalım ki Bali'deki zirve öncesinde Pekin, Rusya ile ilişkilerinin 'kaya gibi sağlam' olduğunun altını çizmişti. Bu çıkış Joe Biden'ın "Çin ve Rusya ilişkileri müttefiklik düzeyinde değil" iddiasına bir yanıttı.
Pekin'in Tayvan başta olmak üzere 'Tek Çin' ve diğer kırmızı çizgilerini sorgulamayacağını ilan eden Biden, Çin lideri Şi'nin "NATO, AB ve ABD, Rusya ile kapsamlı diyaloğa geçmeli" şeklindeki taleplerini de benimsemek zorunda kaldı.
Haliyle olan ABD'nin gazına gelerek ülkesini ve halkını ateşe atan Volodimir Zelenski'ye olacak. Polonya'ya yönelik füze provokasyonunun bizzat Biden ve NATO tarafından deşifre edilmesi bile yeni bir milada işaret ediyor.
Dara düşen emperyal merkez, Kiev'i bundan sonra dört bir koldan Rusya ile barış masasına oturmaya zorlayacaktır. Ve öyle görünüyor ki bunda pek de zorlanmayacaklardır.