Meşrutiyet dönemi yazarlarından Yusuf Samih, 1922'de yayımlanan Sicilya Hatırası isimli kitabında geçmişine, halkına, kültür ve tarihine Batılıların gözüyle bakan mutantlaşmış yerli hainlerin sahip olduğu hastalıklı zihniyetin içyüzünü şöyle özetler: "Allah bir, din bir olduğu gibi gün dahi birdir. Bugün düne benzemiyor zannetmeyiniz. Ehl-i Salib'in Ümmet-i Muhammed'i çalakılıç doğramaları Kurun-ı Vustaya (Ortaçağ) mahsus bir taassuptu demeyiniz. Zuhur-ı İslam'dan itibaren Ehl-i Hilal'in başı üzerinde çekili duran yalın kılınç hâlâ kınına konmamıştır. Enaniyet-i mezhebiyeleri durdukça da duracaktır..."
Batılılar da onların tasmalı köpeği konumundaki yerli mutantları da artık gayet iyi biliyor ki Türkiye eski Türkiye değil. Tarih şuuru şahlanan bu millet yeniden kıyama kalktı. Erdoğan'ın da sık sık dile getirdiği gibi yeni Türkiye'nin 'vandalların egemen olduğu bir ülke olmaktan çıkması' Batı'nın ve taşeronlarının kimyasını altüst ediyor.
İşte bu yüzden Erdoğan'a sahip çıkan bu millete ve değerlerine barbarlık ve küstahlıkta sınır tanımıyorlar. İşte bu yüzden Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız ve İsrail'in ideolojik aygıtlarıyla onların taşeronları yıllardır sistematik bir şekilde ülkemize saldırıyor.
***
Tevarüs edilmiş bir kindir aslında karşımızdaki bu çağdaş sapkınlık. Çünkü bunların dedeleri de böyleydi. Ülkemizdeki muhalefetin girdabına yuvarlandığı bu travmatik zihniyetin iyileşme imkânı var mı? Yok, çünkü 'Haçlı milleti' dün ne ise bugün de aynıdır.
Ne var ki Batı dünyası, yeni Türkiye'ye yönelik kolektif bilinçaltındaki ilkel yalanlarını artık güncelleme zahmetine bile katlanmıyor. Çünkü kaybediyorlar. Çünkü Batı'nın ülkemizi yeniden vesayet altına alma imkânı ortadan kalktı. Bir şey yapamadıkları için daha da barbarlaşıyorlar.
Dolayısıyla bu saatten sonra Batı ve onun gönüllü köleleri ne yapsa da kan, talan, gözyaşı, soykırım ve sömürüye dayalı vesayet sistemini yeniden ihya edemezler.
Bakmayın siz atıp tutmalarına... Sahte zafer naralarına... 'Geççek' diyerek kendilerini şarkılarla avutmalarına...
Bırakın bu köksüz muhalefeti; bunların tasmasını elinde tutan Batılı efendileri bile çaresiz durumda. ABD ve Avrupa şu an her alanda atağa geçen Türkiye'ye karşı satrançtaki 'zugz-wang' denilen 'hamle yapamama' pozisyonunda.
***
Hatta felç olmuş haldeler. Zira Türkiye'de olan bitenin tarihi bir sosyal ve siyasal devrim olduğunun fazlasıyla farkındalar. Olan bitenin bilincinde olmayan tek kesim bizim kullanışlı yerli aptallarımız.
Unutmayalım ki Fransız İhtilali (1789) ile Rus Bolşevik Devrimi'nin (1917) ortaya çıkardığı toplumsal ve kültürel psikoloji nasıl rehin alınamadıysa Ortadoğu, Afrika ve hatta Asya Pasifik'e ilham veren Anadolu'daki 'Sessiz Devrim'i de kontrol altına almaları bu saatten sonra artık imkânsız.
Çünkü rahat yüzü göremeyen halkların canı pahasına destek verdiği bütün devrimler, onu alt etmeye çalışan iç ve dış güçleri yani 'rahatı kaçan' mutlu azınlıkları her zaman hezimete uğratmıştır.
Tıpkı Gezi'de, 17 Aralık 2013'te, 10 Ağustos 2014'te ve son olarak da 15 Temmuz 2016'da oldu gibi...
Bu nedenle daha yeni yeni rahat yüzü görmeye başlayan bu halk, 2023'teki seçimlerde de mutlu azınlığa ve onların Batılı efendilerine yine tarihi bir ders verecek ve rahatlarını kaçıracaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.