Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Göz kamaştıran ‘hayıflanmalar’

Çok kutuplu yeni dünyanın kurucu aktörleri konumundaki Türkiye, Rusya ve Çin'in kritik hamleleri ABD'nin 'Imperium Americana' rüyasını kâbusa çevirdi. Haliyle ABD'nin 1991'den sonra devreye soktuğu 'Yeni Roma' olma projesi başka bahara kaldı. Fakat kimi Amerikalı aydınlar hâlâ nostaljik halüsinasyonlar görmeye devam ediyor.
Onlardan biri de 'Akıllı güç/smart power' kavramsallaştırmasıyla tanınan Harvard Üniversitesi'nden siyaset bilimci Joseph S. Nye... Tarihin Sonu'nu ilan eden Francis Fukuyama'nın bile pes edip artık Beyaz Saray için 'reform risaleleri' yazdığı bir dönemde "Is The American Century Over/Amerikan Yüzyılı Bitti mi?" adlı kitabındaki üstenci tavrını sürdüren Nye, ABD'yi tahtından indirecek bir gücün hâlâ ortalıkta bulunmadığı kanısında.
Oysa 15 Temmuz 2016'daki işgal ve darbe girişimine Türkiye'nin verdiği destansı yanıt, Ukrayna krizinde Rusya'nın sergilediği duruş ile Çin'in Tayvan krizinde ortaya koyduğu ekonomik, askeri ve diplomatik meydan okumalar Nye'nin frapan iddiasını kökten çürütmüş durumda. Pentagon'a yakın The Atlantic dergisindeki yazarlar dahi bugün ABD'nin küresel hegemonya stratejisinin Türkiye özelinde 'siyasi bir hezimete' dönüştüğünü itiraf ediyor.

***

Avrupa'da ise Fransız Le Figaro gazetesi 21 Ağustos'taki nüshasında Sayın Erdoğan'ın göz kamaştıran bir diplomasiyle Türkiye'yi dünyanın vazgeçilmez ülkesi konumuna getirdiğinin altını çiziyor.
Bu anlamda Türkiye, Rusya ve Çin'e karşı siyasi, askeri ve ekonomik stratejileri birer birer çöken ABD'nin küresel darboğazı giderek derinleşiyor. Zira eski başkanlarından Donald Trump bile 10 Ağustos'ta yayınladığı 'A Nation in Decline' isimli videoda ABD'yi 'çöküşe geçen bir devlet' diye nitelemişti.
ABD'nin bu kaçınılmaz sona maruz kalacağı belliydi. Sovyet Rusya'nın dağılmasıyla güç zehirlenmesi yaşayan ABD, stratejik kuruntularını dünyaya yegâne evrensel hakikatler diye dikte etti ve kafasındaki her sanrıyı gerçeğe dönüştürmeye çalıştı. Farklı ülke ve uygarlıkların kültürel asabiyesini basit bir istatistiki veriye indirgeyip yok sayan Amerikan yönetimi Irak, Afganistan, Suriye, Libya ve Ukrayna'da Vietnam'dan beter hezimetleri peş peşe yaşadı/yaşıyor.

***

ABD, Türkiye'ye yönelik planlamalarda da aynı hastalıklı strateji ile hareket etti. Sonuç hüsran oldu. Türkiye'yi Suriye veya Ukrayna kapanına kısma senaryoları çöktü.
Burada ABD'nin asıl hedefinin Türkiye ve Rusya arasında ivme kazanan işbirliğini Suriye ve Ukrayna krizleri yoluyla baltalayarak iki ülkeyi karşı karşıya getirmek olduğunu unutmamak lazım.
Bu nedenle ABD için hem Ukrayna hem de Ukrayna'daki Türkiye gerçeği oldukça kritik bir öneme sahip. Zira Zbigniew Brzezinski, 'Büyük Satranç Tahtası'nda (1997) "Ukrayna, ABD'nin Avrasya'daki nüfuzu için kullandığı satranç piyonlarından biridir. Ukrayna olmazsa Rusya bir Avrupa imparatorluğuna dönüşür" tespitinde bulunur.
ABD bugün Ukrayna'yı emperyal çıkarları için Rusya ile savaşa sürüklediği bir rehine ülkeye dönüştürdü. Ukrayna gibi "Avrasya'nın kilidi" olarak nitelenen Türkiye için de aynı plan söz konusu.
Dolayısıyla ABD, Ukrayna ve Suriye krizlerini Türkiye'nin Rusya ve bölge ülkeleriyle bütünleşmesini engelleyen birer 'jeopolitik kapan' olarak kullandı. Ancak bu tezgâh Türkiye'nin Rusya ve İran ile kurduğu yeni stratejik ilişkiler sayesinde akamete uğratıldı.
15 Temmuz 2016'dan sonra savunmadan çıkıp taarruza geçen Türkiye bırakın Suriye, Libya ve Kafkasya'da boy göstermeyi bugün Ukrayna'da bile oyun kuran küresel bir aktöre dönüşmüş halde.
İşte bu güçlü reelpolitik performans, sinsi senaryolar yanında ülkemize yönelik kirli algı operasyonlarını da tuzla buz ediyor. Tıpkı Le Figaro ve diğer Batılı medyanın Sayın Erdoğan'a yönelik son dönemlerdeki 'göz kamaştıran hayıflanmalarında' görüldüğü gibi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA