Rusya'dan aldıkları 'doğalgazı' bırakıp ABD'nin 'siyasi gazı'na gelen Avrupa ülkelerinde karakışı nasıl geçireceklerine dair panik giderek derinleşiyor.
Rusya'ya topyekûn savaş ilan edip yaptırım uygulayan Avrupa'nın maruz kaldığı bu paradoksal trajedi, ABD liderliğindeki Atlantik sisteminin aslında kâğıttan bir kaplan olduğunu da ifşa etti.
Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da bu gerçeğe işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya'yı hafife alan Batı'nın hem acziyetini hem pişkinliğini hem de ikiyüzlülüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Sayın Erdoğan'ın da vurguladığı gibi Batı'nın Rusya'yı ambargo ve yaptırımlara dayalı ekonomik savaşla dize getirme stratejisi ters tepti. Zaten, Türkiye başta olmak üzere Çin, Hindistan, Macaristan, Güney Afrika, Brezilya, İran ve Suudi Arabistan gibi 140 kadar ülkenin destek vermediği yaptırım stratejisi daha en baştan ölü doğmuştu.
Bu nedenle ABD'nin sadece Batılı ülkelerle sınırlı yaptırımlarla Rusya'yı dünyadan izole etmesi akamete uğradı. Hatta Ukrayna krizi ile birlikte Rusya yerine Atlantik dünyasının izolasyonu daha fazla arttı. 'Rus dünyası' ise genişlemeye devam ediyor.
***
Bugün Çin ve Hindistan ile ortak askeri tatbikatlar yapan Rusya'nın 'dost ve çok önemli bir ortak' diye tanımladığı Türkiye ile ilişkileri ise her geçen gün daha da derinleşip çeşitleniyor.***
Dolayısıyla emperyalist Batılı ülkelerin ne kadar bencil, çıkarcı ve yüzsüz olduğunu bir kez daha gördük. Batı'nın egemen olduğu dünya işte bu! Böyle bir sistemin adil olması mümkün mü? İşte bu yüzden bir avuç küreselcinin menfaatleri uğruna kendi halklarını bile açlığa ve soğuğa mahkûm eden ABD ile Avrupa'yı gerçekten de uzun bir kış bekliyor.