Batı ne zaman Rusya'ya yöneldiyse hep hüsranla karşılaştı. Tarihteki bu kural Ukrayna kriziyle yeniden tekerrür etti. İlk olarak Fransa imparatoru Napolyon Bonapart 1812'de Moskova seferine çıktı ve tarihi bir yenilgi aldı. 1941'de de Nazi Almanya'sının lideri Adolf Hitler Moskova'ya taarruza geçti. Ancak üç ay içinde ağır bir hezimet yaşadı.
Batı dünyası bu kez ABD'nin liderlik ettiği NATO üzerinden 'Moskova seferi'ne çıktı. Bu da diğerleri gibi birçok tarihi kırılmaya yol açacak. Çünkü Rus lider Putin, NATO'nun genişleme sürecini tıpkı Napolyon ve Hitler'in Moskova saldırıları gibi görüyor. Nitekim Ukrayna'daki Zelenski iktidarını Neo-Nazi yönetimi diye nitelemesi de bunun kanıtı.
ABD ve Avrupa'nın Rusya'nın bu jeostratejik bakışını bilmemesi olanaksız. Zaten bu nedenle "Acaba danışıklı bir dövüş mü var?" ya da "ABD Başkanı Joe Biden neden açıklamaları ile Ukrayna istilasına yeşil ışık yakarak Putin'i cesaretlendirdi?" şeklindeki sorularla başlayan hatırı sayılır bir literatür daha şimdiden oluşmuş durumda.
***
Gerçeği tarih gösterecektir. Fakat Rusya'nın jeopolitik asabiyesi ve kırmızı çizgileri temel alındığında NATO'yu genişletenlerin Ukrayna'daki işgali de kaçınılmaz hale getirdiğini unutmamak lazım.***
Burada ilginç olan bir tutum ise Rusya'nın tarihsel reflekslerini iyi tanıyan ülkelerden İngiltere'nin de Kremlin'i provoke etmede ABD ile yarışmasıdır.
Oysa İngiliz devlet adamı Churchill daha 1939'da Rusların jeopolitik asabiyesini şöyle tarif etmişti: "Rusya'nın reaksiyonlarının ne olacağını önceden tahmin edemem. Rusya sarıp sarmalanmış bir muamma gibi. Ama bu muammanın bir anahtarı var, o da ulusal çıkarlarıdır. Tabii bu çıkar Almanya gibi belli sınırlar içinde kendini güvenceye almaktan ibaret değil. Rusya'nın sınırları Karadeniz'e, Balkanlar'a, Doğu ve Güneydoğu Avrupa'nın Slav halklarının yaşadığı bölgelere kadar uzanıyor..."
Churchill'in bu tespiti, Putin'in 2016'da yaptığı ancak Ukrayna krizi nedeniyle yeniden gündeme gelen "Rusya'nın sınırları yoktur" çıkışıyla oldukça örtüşüyor.
Dolayısıyla 'sınırları yoktur' kelimesini her iki anlamıyla ele almak gerekir. Çünkü çıkarları için sınır tanımayan Rusya'nın müdahil olduğu her savaş yeni bir dünya düzeninin kurulmasıyla son buldu.
Napolyon'un yenilgisinden sonra 1814'te yapılan Viyana Kongresi'nde Avrupa'da güçler dengesi yeniden düzenlendi. Hitler'in hezimetinden sonra da yeni bir küresel sistem kuruldu.
Bakalım NATO'nun hezimeti sonrasında nasıl bir dünyaya uyanacağız?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz