Yavuz hırsızı aratmayan ABD Başkanı Joe Biden 6 Ekim'de Kongre'ye gönderdiği kararnamede Türkiye'nin Suriye'deki askeri operasyonlarının "DEAŞ ile mücadeleye sekte vurduğu" ithamında bulunmuştu.
Ülkemize yönelik beşinci kol faaliyetlerinin organizatörü olarak hareket etmekten çekinmeyen ABD Başkanı'nın suçlamalarına gereken cevabı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu verdi.
Medya ve siyaset dünyasından birçok kişi de haklı olarak, "Suriye'de terör örgütü PKK/ YPG'ye yardıma ara vermeyen ABD, hesap vermesi gerekirken hangi yüzle Türkiye'den hesap sormaya kalkıyor" çıkışında bulundu.
Ancak oralı olmayan Biden'a Osmanlı tokadı kıvamındaki cevap önceki gün geldi. Hem de Türkiye'ye yönelik saldırı furyasının en etkili ideolojik aygıtı konumundaki İngiliz haber ajansı Reuters'tan.
Ajansın haberine göre DEAŞ lideri Ebu Bekir Bağdadi'nin yardımcılarından Sami Casim, Türkiye'nin yardımıyla yakalanarak Iraklı yetkililere teslim edildi.
***
Oysa DEAŞ lideri Bağdadi de Türkiye'nin yardımıyla öldürülmüştü. Önceki ABD Başkanı Donald Trump, İdlib'e bağlı Berişa köyünde 27 Ekim 2019'da öldürülen Bağdadi'ye yönelik operasyondaki katkılarından dolayı Türkiye'ye teşekkürlerini iletmişti. Hem de kamuoyu önünde.
Bu bağlamda Türkiye'nin DEAŞ'ın Bağdadi'den sonraki en yetkili ismini yakalaması her açıdan Biden'ın küstah ithamlarına cevap mahiyetindeki okkalı bir Osmanlı tokadıdır
Fakat bu okkalı yanıta rağmen ABD, Türkiye karşıtı psikolojik harp harekâtlarına, tezvirat, yalan, propaganda ve karalamalarına son vermeyecektir. Zira ABD yönetimi Afganistan'dan sonra adım adım yaklaşan Suriye hezimetinin sorumlusu olarak Türkiye'yi görüyor.
Zaten Biden, Kongre'ye gönderdiği Suriye kararnamesinde de bunu açıkça itiraf ediyor... Türkiye'nin terör devletine ve örgütlerine geçit vermeyen Suriye stratejisini "ABD'nin ulusal güvenliği ve dış politikasına karşı alışılmadık ve olağanüstü bir tehdit" diye niteliyor.
***
Haliyle Türkiye karşısındaki bütün kozları tükenen ABD, DEAŞ taşıyla iki kuş birden vurmayı hedefliyor.
İlk olarak Türkiye'nin DEAŞ'a yardım ettiği algısına oynayarak ülkemizin Rusya başta olmak üzere İran ve Irak ile ilişkilerini zehirlemeyi amaçlıyor.
Diğer amacı da Türkiye'nin terör örgütü PKK/YPG'ye yönelik askeri harekâtlarını önlemek.
Fakat Türkiye, Sami Casim'i paketleyerek ABD'nin algı oyununu altüst etti. Böylece ABD'nin Suriye ve Irak'taki işgal bahanesi olarak kullandığı DEAŞ kozunu elinden aldı.
Türkiye bu hamlesiyle bölge ülkelerine kimin DEAŞ ile mücadele ettiğini kimin DEAŞ spekülasyonu ile işgal ve kaos politikası güttüğünü deşifre ediyor.
ABD de Rusya da bölge ülkeleri de gayet iyi biliyor ki DEAŞ'a ilk ve en ağır darbeyi 24 Ağustos 2016 ila 29 Mart 2017 tarihleri arasındaki 7 aylık Fırat Kalkanı Harekâtı'nda 5 bin militanı etkisiz hale getiren Türkiye indirdi.
Son Casim operasyonu da DEAŞ ile en etkili mücadeleyi sürdüren ülkenin hâlâ Türkiye olduğunu gösteriyor. Ne ki ağzımızla kuş da tutsak yaranamayacağız. Çünkü ABD'nin derdi DEAŞ değil. Asıl derdi Türkiye'nin PKK/YPG'ye yönelik operasyonlarını önlemek.
Hatta Joe Biden daha da ileri giderek Türkiye'nin PKK/ YPG'ye karşı verdiği mücadeleyle ABD'nin ulusal güvenliğini tehdit ettiğini söylüyor.
Daha ne desin Biden! Ötesi yeni bir savaş ilanı yani ikinci bir 15 Temmuz çağrısıdır...