Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

ABD’yi sarsan Trump devrimi

ABD Başkanı Donald Trump, 3 Kasım 2020 seçimlerinden zaferle çıkarsa 2016'da olduğu gibi yine tarih yazacak. Aslında kaybetse bile Trump şimdiden tarih yazmış durumda.
Zira Demokratların adayı Joe Biden'ın açık ara sandıktan çıkacağı propagandası yapan küreselci çete hezimete uğradı. Trump eğer bıçak sırtı yarışta ipi göğüslerse dört yıl önce imza attığı devrimi daha ileri bir aşamaya taşıma fırsatı bulacaktır. Trump'a hiç şans tanımayan akademi dünyası, anket şirketleri, derin devlet, yüksek bürokrasi, finans kartelleri, teknoloji ve sosyal medya devi şirketleri ile merkez medya yine çuvalladı.
Seçimin bu kadar çekişmeli geçmesinde Amerikan halkının küreselci kartellerin tekelindeki müesses nizama duydukları öfke ile değişim talebi belirleyici oluyor. Bu gerçeği anlamayan şizofrenik sol ve liberal çevreler haliyle afallamış durumda. Aslında Amerika'daki süreç, 2002'de AK Parti'nin iktidara geldiği Anadolu Devrimi ile büyük benzerlikler taşıyor. Zira Trumpçılar 2016'daki zaferden sonra boşuna "Biz seçim kazanmadık devrim yaptık" demiyordu. Öncelikle Cumhuriyetçilerin adayı olan Trump'ın başarısındaki üç faktörün altını çizmekte fayda var.
İlk faktör ekonomideki olağanüstü başarıya dayanıyor. Yapılan anketlerde de seçmenin oy verirken ilk olarak ekonomiyi ardından ırksal sorunlar, suç ve güvenlik meselesi ile korona salgınını temel aldığını gösteriyor zaten. Savaş olgusu ilk kez bir seçim ajandasında yer almadı. Salgının tetiklediği istihdam sorunu ve ırkçı karşıtı gösterilere rağmen halkın yüzde 50'sinin Trump'ın ekonomik performansından memnun olması dikkat çekici. Seçim sonuçları da milliyetçi ekonomi programının halktan onay aldığını kanıtlıyor.

***


Trump'ın başarısındaki ikinci faktör halkın derin devlet destekli küreselci bürokratik egemenliğe verdiği tepki oldu. Halkın yerine sırtını uluslararası finans kartellerine dayayan Demokratlar tarihi bir ders aldı. Bu sonuçlar halkın seçilmiş Başkan Trump'a yönelik bürokratik atanmışların jakoben saldırılarını kabul etmediğinin işareti. Trump'ın derin devlet ve bürokratik oligarşiye karşı verdiği savaşı destekleyen halk Rusya ve Ukrayna krizleri üzerinden başlatılan azil sürecini de kendi iradelerine saldırı olarak algıladı. Zengin kesimin demokrasi ve özgürlükler kozunu kullanarak sınıfsal çıkar ve imtiyazlarını savunma hinliklerine (wokizm) halk artık prim tanımıyor.
Üçüncü faktör ise salgın ve ırkçı şiddet protestolarının halk nezdinde ters tepmesidir. Cumhuriyetçi seçmen bu krizlerin Trump'ı devirmek için devreye sokulduğu inancında. Özellikle Wall Street çeteleri, büyük şirketler ve Sorosçu kirli odakların Trump'ı hedef alan nobran saldırılarını kendilerine yönelik küstahlık olarak algıladılar.
Saldırılar arttıkça halkta küreselci çetelerin cirit attığı bir devlet yerine hesap veren bir siyasi yapının ancak Donald Trump ile mümkün olabileceği kanısı oluştu.
Geldiğimiz noktada küreselcilerin jakoben ve sinsi politikalarının halkın iradesine tosladığı görülüyor. Bu bağlamda Trump, daha şimdiden ABD'deki derin devlete, küreselci vesayete, akademi ve medya çevrelerinin propagandasını yaptığı bürokratik oligarşiye isyanın simgesine dönüşmüş durumda.
Bu yüzden ABD'de artık her seçim yarışı rutin bir sandık rekabetinden çok bir devrim mücadelesine dönüşüyor. Eğer tartışmalı eyaletlerden Donald Trump'ın istediği sonuç çıkarsa 2016'daki devrim daha da güçlenir ve Amerikan halkı kazançlı çıkar. Fakat Biden kazanırsa o zaman kaybeden her açıdan ABD olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA