Suriye'nin İdlib kentindeki savaş giderek kızışırken insani trajedi de artık bütün sınırları aşmış durumda. Masada ve sahada zorlu bir mücadele süreci içindeyiz. Bu yüzden Türkiye'nin diplomasi trafiği de İdlib'e yönelik askeri sevkıyatı da aynı yoğunlukta devam ediyor.
2018'den bu yana süren saldırılarda 1800'den fazla sivil hayatını kaybederken sınırımıza yığılanların sayısı ise 1 milyon 800 bine ulaştı.
Son katliamlara ve göç dalgasına karşı harekete geçen Türk askeri, İdib'in güneyinde ve doğusunda mevzilenerek kent merkezine 6 km'ye kadar yaklaşan rejim askerlerine ağır darbeler indirdi.
Türkiye'nin burada durmayacağı açık. Rusya ise şu anki mevcut statükoya göre yeni bir anlaşma yapılmasını savunuyor.
Ne var ki mevcut duruma göre Türkiye'nin 12 gözlem noktasından 6'sı rejim askerlerince 'bypass' edilmiş durumda zaten.
5'inci, 6'ncı, 7'nci, 8'inci, 9'uncu ve 10'uncu gözlem noktalarının arka hatlarına geçen rejim güçleri İdlib'e bağlı Han Şeyhun, Maar Hitat, Maar El Numan ve Serakip gibi M-5 ve M-4 karayolları üzerindeki kritik bütün kentleri ele geçirdi.
Türkiye'ye bu 'oldubitti'yi dayatan Rusya, Lazkiye-Halep arasındaki M-4 karayolu ile Şam- Halep arasındaki M-5 karayolunun doğusu, güneyi ve batısındaki alanların rejime bırakılmasını istiyor.
***
Ancak Rusya hem Türkiye'nin askeri sevkıyatından hem de
ABD'nin Türkiye'ye verdiği açık destekten dolayı paniklemiş halde.
En çok da ABD'ye hayıflanıyor Kremlin. Zira Türkiye'nin İdlib operasyonu
Rusya-ABD arasındaki kirli zihniyeti deşifre etmenin yanında Rusya'nın
İdlib'deki 4 milyona yakın insanı katliamdan geçirerek göçe zorlama projesini de sekteye uğrattı. Unutmayalım ki Rusya'nın
İdlib'deki soykırım planları tam anlamıyla
ABD'nin Rakka senaryosuna dayanıyor.
Nitekim Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamalar bunun açık birer kanıtı niteliğinde...
"ABD'nin İdlib'de Türkiye'ye verdiği destek tam bir sinizmdir. ABD daha önce Türkiye'nin operasyonlarını kınamış ve yaptırım tehdidinde bulunmuştu.
ABD ve müttefikleri terörizmle savaşırken Rakka, Hacin ve Baguz'u yerle bir ettiler. Kimse o zaman ateşkesten bahsetmiyordu. ABD'nin kendisi bile İdlib'e kaç kere saldırdı. DEAŞ lideri Ebubekir Bağdadi'yi öldürdüler. O zaman şunu soruyoruz?
ABD, İdlib'i kimin kontrol etmesini istiyor. Teröristler mi yoksa El Kaide'ye bağlı ılımlı muhaliflerden oluşan savaş lordları mı?"
***
Her şey gayet açık. Rusya'nın İdlib'deki operasyon mantığı tamamen
Amerika'nın soykırım stratejisinden besleniyor
.
ABD'yi örnek alan Rusya teröristlere karşı haklı bir savaş yürüttüğü inancında. Onu eleştirenleri bu yüzden teröristlerin yandaşı diye yaftalıyor.
Eğer Türkiye müdahale etmese,
Rusya ve rejim güçleri İdlib'i de Rakka gibi yerle yeksan edecekler.
Çünkü Rusya'ya göre kadın ve çocuklar da dahil
bütün İdlib halkı ya teröristlerden ya da El Kaide güdümündeki muhaliflilerden oluşuyor.
İşte
Rusya'nın bilinçaltındaki İdlib gerçeği bu. Bu nedenle İdlib'de harekete geçen Türkiye
sadece katliamcı rejim askerleri ile değil aynı zamanda
ırkçı Yankee sendromunun pençesindeki Vladimir Putin'in kirli zihniyeti ile de amansız
bir savaş veriyor.