Teyakkuza geçen dünya ülkeleri koronavirüs salgınına karşı seferber olurken ABD'nin ideolojik aygıtları ise Çin'in imajını sarsan bu krizden jeo-politik rant elde etme yarışında.
Kampanyanın başını ise ABD Başkanı Donald Trump çekiyor.
30 Ocak'ta verdiği demeçte, "Umarım kriz Çin'deki yatırımların Kuzey Amerika'ya dönüşünü hızlandırır" diyerek hedefini açıkça dile getirdi.
Bu Makyavelist niyet beyanına göre yayın yapan medya organlarının 'Çin algısını ters yüz eden' krizden dolayı neredeyse bir zil takıp oynamadıkları kaldı.
Time dergisi 17 Şubat'ta yayımlanacak sayısında "Çin'in Testi" manşetini atmış ve virüs krizini "Şi Cinping'in Çin yüzyılı hırsının önündeki en büyük tehdit" diye nitelemiş.
Fox News zenefobik bir dille virüsü 'Wuhan virüsü' diye sunarak Çin'e karşı dünya çapında bir nefret dalgası oluşturmaya çalışıyor.
***
Diğer emperyal medya aygıtları ise koro halinde
14 trilyon 550 milyar dolarlık Çin ekonomisinin alacağı darbenin sevinciyle hareket ediyor. Virüse karşı verilen küresel savaş umurlarında bile değil.
Trump'ın ekonomik danışmanı Peter Navarro bulduğu her fırsatta
"Çin'e yaptırımların neden uygulandığını unutmayalım" uyarısıyla medyaya görevini hatırlatıp duruyor.
Nitekim virüsü fırsat bilen ABD Savunma Bakanı Mark Esper da dün yaptığı açıklamada Rusya ve Çin'i dünya düzenini değiştirmekle suçladı.
Çin'in
mülkiyet hırsızlığı yaptığını ve
İpek Yolu projesiyle
diğer ülkelere
kendi ekonomik ve güvenlik politikalarını zorla dayattığını ileri sürdü.
Zira Trump ve ekibi koronavirüsü, Hong Kong'daki protestolar, manipüle ettikleri Doğu Türkistan sorunu ve ekonomik savaş ile sürdürülen
Çin kuşatmasında ABD'nin en etkili silahlarından biri olarak görüyor.
Huawei'nin akıllı telefonları ile 5G teknolojisine karşı savaş açan ABD,
61 ülkeyi bu teknolojilere
yaptırım kararı
almaya zorladı.
Ancak sadece
Yeni Zelanda, Japonya ve Avustralya ABD'nin bu talebine boyun eğdi.
Çin'in modern İpek Yolu olan
1 trilyon dolarlık Tek Kuşak Tek Yol projesi ile stratejik ve siber endüstriyel kalkınmayı simgeleyen
'Made in China 2025' hamlesinden dolayı uykusu kaçan ABD, Pekin'i sarsan koronavirüse bu yüzden
can simidi diye sarılıyor.
***
Hızlarını alamayan Amerikalı profesör
Bradley A. Thayer ile
Çinli Lawrence'lardan Lianchao Han ise
koronavirüs'ü Çin'in biyolojik Çernobil'i diye lanse ediyor.
Onlara göre bu kriz Pekin'deki diktatörlüğün gerçek ve karanlık yüzünü dünyaya gösterdi. 1986'daki Çernobil faciası nasıl Sovyetler'in sonunu getirdiyse bu virüs krizi de Çin'in sonunu getirecek.
"Özgürlük, ekmek ve adalet isteyen" kitlelerin
1789'daki Fransız İhtilali ile
1917'deki Bolşevik Devrimi'ne yol açtığını
hatırlatan bu iki kalemşor,
benzer şekilde Çinlilerin de
bu kriz nedeniyle ayaklanarak
Pekin'deki rejime son vereceklerini umuyor.
Sayısı
550 milyonu bulan orta sınıf Çinlinin 'Batılı liberal' özlemlerine yatırım yapan ABD, bu
kitleleri Pekin rejimine karşı
sokaklara dökmenin hesabı
içinde. Koronavirüs krizini
işte bu senaryonun en güçlü
lokomotifi olarak görüyorlar.
Ancak erken zafer sarhoşluğuna kapılan
Amerikalı Morpheus'ların klavye devrimcisi Çin'li Neo'lara daha şimdiden
Kung Fu dersleri vermeye başlaması ters tepebilir. Bu krizin kimin Çernobil'i olacağı bilinmez.
Zira Çin'in ve dünyanın gerçekleri
ABD'nin içine hapsolduğu Matrix'den çok farklı...