Suriye'de muhaliflerin son kalesi İdlib'deki krize bel bağlayan felaket tellalları istediklerini bulamayacak. Tıpkı Afrin, Cerablus, Elbab, Azez, Tel Abyad ve Resul Ayn'da olduğu gibi İdlib'de de yine Türkiye'nin dediği olacak.
Soçi ve Astana mutabakatlarına göre çatışmasızlık bölgesi olarak ilan edilen İdlib'de Türkiye garantör ülke. Yani bu bölgenin çatışma sahasına dönüşmemesi için her tür askeri tedbiri alma yetki ve gücüne sahip bir aktör.
Şunu unutmayalım ki Rusya, İdlib'de bazı konularda Türkiye ile tam anlaşamasa da bu krizin Doğu Akdeniz, Ortadoğu, Karadeniz, Kafkaslar, Balkanlar, Orta Asya, AB ve ABD ile ilişkileri etkilemesi yanında özellikle iki ülke arasındaki enerji, savunma ve nükleer anlaşmaları da kapsayan pozitif ivmeyi zedeleyecek boyutlara ulaşmasını asla istemez.
Zira ABD ve müttefiklerinin enerji ve yaptırım kuşatması altındaki Rusya için dünya pazarlarına çıkışın tek kapısı sadece Türkiye. Eğer Türkiye olmazsa Rusya yine Baltıklara hapsolur, Suriye'den Doğu Akdeniz'e ve oradan Kuzey Afrika'ya açılması bile zorlaşır.
Dolayısıyla ülkemiz ile kurduğu stratejik ilişkiler sayesinde Rusya, üzerindeki Atlantik baskısını hafiflettiğinin farkında.
Çünkü Başkan Erdoğan'ın jet krizinden sonra 27 Haziran 2016'da Putin'e gönderdiği mektup ile Rusya ve Türkye arasında yeni bir dönem başladı. Türkiye'nin de destek verdiği büyük Avrasya projesini Rusya'nın Esad için feda etmeyeceği çok açık.
Ayrıca Türkiye'nin göçmen kartını oynaması halinde bütün Avrupa'nın toptan Rusya'yı hedef alacağını ve Vladimir Putin hayranı aşırı sağcı Avrupalı siyasilerin birden düşman kesileceğini de göz ardı etmemek lazım.
***
Bu bağlamda Rusya-Türkiye arasındaki stratejik işbirliği Esad rejimini de aşan küresel boyutlar içeriyor. Ne var ki Esad'ın katliamlarına göz yuman Rusya, kendi çıkarlarından çok İsrail ve İran'ın değirmenine su taşıyor.