Sadece Suriye'de değil bölgesel ve küresel denklemlerde de dengeleri kökten sarsan Barış Pınarı Harekâtı'na karşı ABD'de alınan iki skandal karar, Siyonist-Evanjelik cephe ile savaş lobisinin içine düştükleri çaresizliğin en bariz kanıtıdır.
İsrail gazetesi Jarusalem Post'un dile getirdiği gibi 9 Ekim'de başlayan Barış Pınarı Harekâtı, emperyal güçlerin 'altı yıllık planlarını altı günde tuzla buz etti...' Rojava dedikleri terör koridoru projesinin tarihe gömülmesi, tasması Yahudi lobisinin elindeki ABD Kongresi ve Temsilciler Meclisi ile savaş lobisinin lejyoner kurumu Pentagon'u Türkiye'ye karşı adeta harakiri yapmaya zorluyor.
Önceki gece Türkiye karşıtı iki skandal tasarının ABD Temsilciler Meclisi'nden peş peşe geçmesi dünya medyasında Barış Pınarı Harekatı'nın intikamı için atılan beyhude hamleler şeklinde yorumlandı.
Bu kararlardan ilki 1915 olaylarını 'Ermeni soykırımı' olarak nitelendiren tasarıydı.
Hemen ardından ise Suriye operasyonu nedeniyle Ankara'ya ekonomik ve siyasi yaptırımlar öngören ikinci tasarı kabul edildi.
İki karar da büyük çoğunlukla alındı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın 17 Ekim'de Türkiye ile imzaladığı Suriye Mutabakatı'na ateş püsküren küresel Sorosçu cephenin kurşun askerleri, önceki gece ilk olarak 8 Nisan 2019'da hazırlanan 'sözde soykırım tasarısını' oylamaya sundu.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1915 yılı ve sonrasındaki tehciri 'Ermeni soykırımı' olarak nitelendiren karar tasarısı 405 lehte, 11 aleyhte ve 3 çekimser oyla kabul edildi.
Tasarının Cumhuriyet'in ilanının 96'ncı yıldönümüne denk getirilmesi, Amerikalı siyasilerin Türkiye'nin varlığına yönelik nasıl bir tarihi nefret ve hazımsızlık içinde olduklarının da işaretidir.
Temsilciler Meclisi'nin aldığı bu kararın yasal bağlayıcılığı bulunmuyor. Ayrıca ABD Başkanı'nın tasarıyı onaylamayacağına da kesin gözüyle bakılıyor.
Kabul edilen 296 sayılı tasarı, 1915'teki olayların 'soykırım' olarak okullarda okutulmasının teşvik edilmesini ve olayların 'soykırım' olduğunun inkar edilmesinin önüne geçilmesini hedefliyor.
Bu skandal tasarının hemen ardından Temsilciler Meclisi'nde bu kez Türkiye'ye ekonomik ve siyasi yaptırımları öngören bir yasa tasarısı daha oylandı.
403 lehte ve 16 aleyhte oyla kabul edilen tasarı, Senato'dan geçtiği takdirde ABD Başkanı Trump'ın önüne gidecek.
Tasarıda Türkiye'nin Suriye'deki operasyonları nedeniyle, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, diğer bağlantılı bakanlar ile operasyona teknoloji sağlayan kişilere vize verilmemesi ve bu kişilerin varlıklarının dondurulması talep ediliyor.
Halkbank'a finansal yaptırımlar uygulanmasının talep edildiği tasarıda, S-400 hava savunma sistemleri nedeniyle CAATSA (ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası) yaptırımlarının da uygulamaya konulması talep ediliyor.
ABD'li siyasetçiler, Sayın Erdoğan ve ailesinin mal varlıklarının araştırılmasına yönelik bir talebi de bu tasarıya ekledi.
Bu kirli tasarılar, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'yla emperyal oyunları bozmasının yol açtığı travmadır.
Kaotik projeleri hüsrana uğrayanlar yine Bizans oyunlarına başladı. Bu yolla Türkiye'den intikam alacaklarını sanıyorlar.
Ne var ki Dışişlerimizin de dediği gibi "Tarihi siyasete alet edenlerin bu utanç verici kararı, Türkiye'nin gözünde yok hükmündedir!" Zira ülkemize, milletimize ve siyasi irademize saldıranların akıbeti yine hezimet olacaktır.
Atalarımızın dediği gibi, "Yel kayadan ne aparabilir ki!..."