Suriye'de ve bölgemizde dengeleri kökten sarsan tarihi Soçi Mutabakatı'ndan sonra bütün gözler Rusya'nın yeni süreçte nasıl bir PKK/YPG politikası izleyeceğine çevrilmiş durumda.
Aslında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 2018'de yaptığı bir konuşmada 'grand strateji' bağlamında Moskova'nın izlediği Kürt politikasını şu cümleyle özetlemişti...
"Geçen yüzyılda Batılı meslektaşlarımızın yaptığı gibi bölgeyi karıştırmanın aksine, Kürtlerin bulundukları ülkelerin sınırları içinde eşit haklara sahip olması için çalışmalıyız..."
Retorik tezatlara düşmeyen Rusya'nın tavrı bazı kritik dönemler dışında hep net olageldi. Örneğin Rusya, 23-24 Ocak 2017 tarihlerinde start alan Astana sürecinin ilk turunda Kürtlere 'sınırlı özerklik' öngören bir taslak sunmuştu.
Dış politika, savunma, enerji gibi alanlarda Şam'a tam bağımlılığı öngören taslakta Suriyeli Kürtler için 'kültürel özerklik' vurgusu öne çıkmıştı.
Ancak Rusya sanıldığı kadar da masum ve makul değil her zaman. Terör örgütü PYD ve YPG ile Ruslar arasındaki temaslar 2013'ten itibaren yoğunlaştı. PYD Eş Genel Başkanı Salih Müslim defalarca Moskova'da kabul edildi. Müslim, 2015 yılı Ekim'inde ise Rusya ile askeri işbirliğine hazır olduklarını bile söylemiş ve 2016 yılı Şubat'ında da PYD/YPG Moskova'da büro açmıştı.
***
Rusya'nın bu genel yaklaşımı değişmiş değil. Nitekim dört gün önce Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Türkiye'nin kırmızı bültenle aradığı teröristlerden YPG Komutanı Mazlum Kobani ile görüştü. Ne var ki Barış Pınarı Harekatı'nın başarısı Kremlin'i Suriye ve PKK/YPG politikasında tarihi bir revizyona zorladı.
Zira ABD ve Rusya ile varılan mutabakatlar 'terör koridoru' projesini tarihe gömdü. PKK/ YPG'nin 'rojava' dediği özerk kantonlardan oluşan terör koridorunu resmileştirme hayali suya düştü.
Soçi Mutabakatı sonrasında Rusya-YPG ilişkisinin serencamı ile ilgili muhtemel gelişmelere geçmeden önce Kremlin'in küresel ve bölgesel hedeflerini hatırlamakta fayda var.
Rusya'nın temel önceliği Suriye'deki Baas rejimini ayakta tutmaktan çok Doğu Akdeniz'deki askerî varlığını korumak... Bu yolla Libya ve Cezayir başta olmak üzere Kuzey Afrika'daki nüfuzunu artırmak... Ortadoğu'daki güç dengesinde ABD'den boşalan yerleri doldurmak... Ve son olarak Avrupa'ya yönelik enerji jeopolitiğinde ABD'nin kuşatmasını yarmak...
Kremlin için bu hedeflere ulaşmanın en sağlam yolu Türkiye-Rusya arasındaki stratejik ittifakın özellikle Suriye'de daha da derinleşmesinden geçiyor.
***
Geldiğimiz aşamada 'emperyal uzmanlar'ın da işaret ettiği gibi PKK/YPG kartı artık Rusya'nın elinde. Peki, bu Türkiye için ne anlama geliyor? Rusya Kürt kartını nasıl oynayacak?