20 Temmuz 1974'teki Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 45'inci yıldönümü nedeniyle gözler yeniden Türkiye'nin merkezinde yer aldığı Doğu Akdeniz'deki enerji eksenli küresel jeo-politik mücadeleye çevrildi.
Kıbrıs mesajında Doğu Akdeniz'deki gaz ve petrol aramalarına yönelik sondaj faaliyetlerine de işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Ada'nın ve bölgenin zenginliklerinin sadece kendilerine ait olduğunu zannedenler, karşılarında Türkiye ve KKTC'nin kararlılığını bulacaktır" demesi önemliydi.
Zira Türkiye'nin son yıllarda Ortadoğu başta olmak üzere Doğu Akdeniz'de yürüttüğü strateji bölgedeki kartların yeniden karılmasına yol açtı.
ABD ve AB'nin öncülüğünde hareket eden İsrail, Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRK) ve Fransa son 5 yıldır düzenledikleri zirvelerle enerjiden savunmaya bir dizi alanda Türkiye karşıtı bir cephe oluşturdular.
Ancak, krizlerle birlikle birçok iş birliği fırsatını da bünyesinde barındıran çok değişkenli bir denklem görüntüsü veren Doğu Akdeniz'deki enerji savaşlarının hedef tahtasında sadece Türkiye yok. En az Türkiye kadar Avrupa üzerinde enerji tekeli kuran Rusya da hedefte. Yeni İpek Yolu projesiyle Avrupa'ya ulaşmak isteyen Çin de hedefte.
***
Rusya ve Çin faktörlerinin katkısı inkâr edilemez.
Fakat Türkiye'nin asıl gücü kendi kararlılığından kaynaklanıyor.
ABD ve AB'den destek alan GKRK ve Yunanistan'ın tek taraflı politikalarına KKTC ve Türkiye, ilk olarak
'sert güç' olarak tanımlanan proaktif hamlelerle cevap verdi.
Diplomatik girişimlerini BM nezdinde 2004'ten bu yana sürdüren Türkiye ilk askeri
çıkışını
Şubat 2018'de yaptı.
Türkiye donanması,
İtalyan enerji şirketi ENI tarafından Kıbrıs'ın güney doğusuna gönderilen sondaj gemisini durdurup geri dönmeye zorladı.
Bu yolla
üçüncü tarafların çalışmalarını engelleyen Türkiye bölgeye gönderdiği
sondaj ve sismik arama gemileriyle kriz sahasındaki fiziki varlığını daha da görünür kıldı.
2013'te satın alınan sismografik araştırma gemisi
Barbaros Hayreddin Paşa, donanma unsurları ve savaş uçakları deseteğiyle Akdeniz'e geçerek çalışmalarına başladı.
Barbaros,
Kıbrıs'ın güneyinde Mısır deniz sahasına yakın bölgede
31 Temmuz'a
kadar çalışacak.
Şubat ayında da
Yavuz adı verilen Deep Sea Metro 1 gemisi Türkiye'ye geldi ve şu an Akdeniz'de görev yapıyor.
Fatih gemisi ise Kıbrıs'ın 60 kilometre batısındaki noktada çalışmalarını sürdürüyor.
Yavuz ve Fatih sondaj gemileri ile Barbaros'a ek olarak yakın zamanda ikinci sismografik araştırma gemisi
Oruç Reis de bölgeye intikal edecek.
***
Barbaros'un geçen yıl ekim ayında Yunanistan'a ait bir firkateynin tacizine uğramasının ardından Türk
Deniz Kuvvetleri Yunan gemisini bölgeden uzaklaştırmıştı.
Türkiye'nin direnç ve gücünü gösteren diğer bir gelişme de
28 Şubat ila 8 Mart 2019 tarihlerinde başarıyla icra edilen tarihimizdeki en büyük deniz tatbikatı olan
Mavi Vatan Tatbikatı idi.
Rusya'nın bu tatbikata katılması bir anlamda Türkiye
karşıtı cepheye de bir mesajdı.
Diplomatik, askeri ve stratejik destek yanında Doğu Akdeniz'deki arama ve sondaj çalışmalarında
Türkiye'nin Çin ve Rus petrol şirketleriyle de görüşmeleri sürüyor.
Nitekim Türkiye'nin sondaja başlamasıyla birlikte
AB'nin aldığı 'kıytırık' yaptırım kararlarına ilk eleştirinin Rusya'dan gelmesi dikkat çekiciydi.
Rusya gibi Çin de
Doğu Akdeniz'deki enerji denkleminde yerini sağlamlaştırmak
istiyor. Bunun yolu da Türkiye
ile ittifaktan geçiyor.
Zira Doğu Akdeniz'de çok boyutlu stratejik mücadelede eli en güçlü olan ülke,
1792 km ile Akdeniz'e en uzun kıyısı olan Türkiye'dir. Bu yüzden
Türkiye'yi dışlama ve yalnızlaştırma çabaları sonuç vermez.
İşte bu gerçekleri bilmeden Türkiye'ye
"Akdeniz'de ne işin var" deme cüretinde bulunanlar
tıpkı Suriye'de olduğu gibi yine hezimete uğrayacaklardır.
Sonunda ise
yine Türkiye ve Türkiye ile hareket edenler kazanacaktır.