Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Seçim yerel olsa da operasyon küresel!

Görünen manzarayı fazla tevile gerek yok. Birçok sandık ile bazı kapılar hâlâ kapalı kalsa da her şey çok açık.
Milletin iradesine yönelik kirli tezgâhın uluslararası boyutu eninde sonunda bütün yönleriyle deşifre edilecektir.
Devletimizin her zor şartta ülkesine sahip çıkan milletin iradesini koruyacağından şüphemiz yok.
Zira Sorosçular daha şimdiden 'Mazbata verilmezse Türk kışı olur' diyerek tehditlere başladı bile.
Pentagon'un rahle-i tedrisinden geçmiş yerli psikolojik savaş elemanları ise beklendiği gibi eşgüdümlü şekilde taarruzlarını sürdürüyor.
Batı'ya kültürel teslimiyetleri her fırsatta açığa çıkan kimi 'anti-emperyal' solcular da Rus yazar Lev Tolstoy üzerinden bize ahlak ve erdem dersi vermeye kalkıyor.
Oysa bu kesimlerin önce şu sorunun cevabını vermesi gerekir... "İstanbul'un ilçelerinde yaklaşık 1 milyon 800 bin oy almış CHP, nasıl olur da Büyükşehirde 4 milyondan fazla reyle yüzde 49 nisabına ulaşmış olur?" Çünkü bu sonucun idraklerde yol açtığı istifhamı akıl ve mantık ölçüleri ile izah etmek hayli zor.
Fakat şundan eminiz. Yeni bir savaş ve mücadele türü ile karşı karşıyayız.
Unutmayalım ki savaşlar artık bir ülkenin sabah uyandığında başka bir ülkenin tanklarını çayırında görmesiyle başlamıyor. O devirler mazi oldu. Yeni savaş biçimi artık milli iradenin kaleleri sayılan sandıkların zapt edilmesine dayanıyor.
Ne yazık ki bardağın taşma noktasını simgeleyen bu küresel realiteyi ancak 1 Nisan sabahı görebildik.

***
Unutmayalım ki bağımsızlığın yolu Batı'nın kirli planlarını bozacak kültürel dinamiklere sahip olmaktan geçer.
Çünkü söz konusu olan eğer başka bir ülkenin kontrolüyse 'uygar batı' barbarlık ve küstahlıkta sınır tanımaz.
Onların temel ilkesi 'Batılılaşmamış yoksul Müslümanların kendi ülkelerini yönetmelerine asla izin vermemeye' dayanır.
İşte burada bizim Batı hayranı yerlilerimizin Rusya'dan öğreneceği çok şey var. Özellikle de sık sık Rus yazarlardan alıntılar yapan solcu kesimlerin...
ABD ve Avrupa'ya karşı bağımsız hareket edebilen Rusya ve diğer bazı ülkelerdeki en güçlü ideoloji her zaman 'Zapadofobi' (Batı fobisi) olmuştur.
Walter Laqueur'un ses getiren eseri "Putinizm: Rusya ve Batı'daki Geleceği" kitabında da vurgulandığı üzere Rus milletinin asabiyesi temel olarak bu 'kültürel reflekse' dayanır.
Rusya'daki 'zapadofobi'nin tarihsel lokomotifi ise öyle zannedildiği gibi siyasiler veya akademisyenler değil.
Batı ideolojisine karşı duran en güçlü mekanizma Puşkin, Tolstoy, Dostoyevski ve Çehov gibi Rus sanatçıların eserlerindeki yerlilik psikolojisidir. Bu yüzden Batı karşısındaki haysiyetli tavır kendini en çok Rus sanatçıların eserlerinde gösterir. Ne yazık ki bizde ise kendilerini 'anti-emperyal' diye lanse edenlerin üstünü biraz kazıyınca altından birer Alman, Fransız, İngiliz veya Amerikalı çıkar.
***
Bu paradoksu aşmamız öyle kolay görünmüyor. Çünkü nerede köklü bir değişim varsa fırtınalar hemen orada kopar. Bizdeki alt üst oluşların daha çok zihin ve ruhlarda cereyan etmesinin asıl nedeni de budur zaten. Ama artık yeni bir aşamadayız. Ne yapsalar da küresel sistemin boy hedefindeki Yeni Türkiye'nin bu yüzyıldaki jeo-kültürel güç haritası milletimizin aidiyetine göre belirlenecek.
Emperyal güçlerin ülkemize karşı en hayati kozu olan 'Batılılaşmış ve ülkesine yabancılaşmış kesimler' dönemi yavaş yavaş kapanacak.
Çünkü çarpık sosyolojik görüntüler üzerinden Yeni Türkiye'nin siyasi ve kültürel hak taleplerini terörizmle yaftalayan Batı dünyasının başvurduğu o liberal perdeleme oyunu artık işlevselliğini kaybetti.
Bu nedenle farklı yöntemlere başvuruyorlar. Ne var ki yine milletimizin iradesine tosladılar.
Yeni Türkiye'nin 'medeniyet refleksi ve asabiyesi'ni yine yanlış hesapladılar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA