ABD'nin askerlerini çekme kararı almasından sonra Suriye'deki dinamiklerin yeniden yapılandırılması için Ankara, Moskova ve Washington arasındaki diplomasi trafiği bütün hızıyla sürüyor. Suriye'nin geleceği bu üç aktörün projeksiyonlarına göre belirlenecek.
Her aktörün motivasyon, araç ve hedeflerinin farklı olduğu bu yeni aşamada bir yandan da olası bir kadastrofik çalkalanmaya mahal vermemek için ortak çabalar had safhaya ulaşmış görünüyor.
Bu manzaraya göre yapılan analizlerde savaşın artık bittiği havası hakim. Oysa Suriye'deki savaş bitmedi sadece biçim değiştiriyor.
Bunun ilk işaretini de 15 bin kişilik ÖSO güçlerinin Münbiç'e doğru hareketlendiği ve Türkiye'nin Suriye sınırına yaptığı askeri sevkıyatın son aşamaya ulaştığı bir dönemde gördük.
Türk heyeti Moskova'ya gitmeden önce terör örgütü YPG'nin Şam'a "Münbiç'i Türkiye'ye karşı koruyun" çağrısı üzerine rejim güçlerinin kente girdiği yönünde haberler geldi.
Kremlin'in memnuniyetle karşıladığı gelişmeyi Pentagon yalanlarken ihtiyatını koruyan Türkiye ise bunun Şam'ın psikolojik harekâtı olduğunun altını çizdi.
***
Bu kapsamda dün
Rusya ve Türkiye arasındaki buluşmada Suriye'deki yeni durumun
geleceği ve muhtemel risklerin
nasıl önleneceği masaya
yatırıldı.
Görüşmelerde özellikle
Fırat'ın doğusunda yürütülecek çalışmalarla ilgili Rusya ile oluşturulacak koordinasyon üzerinde duruldu. Önemli başlıklardan biri de
Suriye hava sahasının kullanımıydı.
Bu konuda ABD, Rusya ve Türkiye arasındaki işbirliğinin kaderi
önümüzdeki hafta Ankara ve Moskova'da yapılacak yoğun görüşmelerde netleşecek.
BM'nin yeni Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen 7
Ocak'ta göreve başlıyor.
ABD'nin Ulusal Güvenlik Danışmanı
John Bolton Ocak'ta Türkiye'ye gelirken
Vladimir Putin'in Ortadoğu Özel Temsilcisi
Mihail Bogdanov da Rusya, Türkiye ve İran arasında sonuncusu
7 Eylül'de Tahran'da yapılan Suriye konulu üçlü zirvenin yenisinin ocak ayının ilk haftasında Moskova'da düzenleneceğini söyledi.
Arap dünyasında ise
Suriye'ye yönelik
yeni hareketlilik dikkat çekiyor.
BAE'nin ardından Bahreyn de sekiz
yıl aradan sonra Şam'da yeniden
büyükelçilik açtı. BAE ve
Bahreyn'in Şam ile diplomatik
ilişkileri geliştirme çabasını
İsrail güdümündeki Suudi cephesinin Türkiye'ye karşı yeniden konumlanma gayreti olarak okumak gerekir.
***
Zira
Rus Kommersant gazetesinin vurguladığı gibi
ABD'nin birliklerini geri çekmesiyle
2019 yılında Türkiye Suriye sahnesinde başrol oynamaya başlayacak.
Dolayısıyla son bir buçuk yıldır Suriye'de hem sahada hem de siyasi arenada
Rusya'nın başat oyuncu olduğu dönem geride kalıyor.
Artık ABD-Türkiye ilişkilerinin seyri ile Türkiye, Rusya ve İran'dan oluşan Astana üçlüsünün çalışmaları Suriye için önümüzdeki süreçte
belirleyici temel faktör olacak. Bu yüzden bütün güçler
ya Ankara ile çalışmaya ya da Ankara'yı frenlemeye yönelik pozisyonlarını belirleme çabası içindeler.
Çünkü hemen her aktör,
Suriye'deki savaşın farklı bir forma büründüğü bu yeni aşamada Türkiye'nin alacağı kararların sadece bölgemizdeki güç dengelerini değil küresel dinamikleri de ciddi şekilde değiştirebilecek bir potansiyele sahip olduğunun farkında.