Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Kirli ittifakta yeni perde

Suriye'de kartların yediden karıldığı kritik bir aşamadan geçiyoruz. ABD'nin çekilme kararı bu ülkedeki kördüğümü daha da çetrefil hale sokmaya çalışan aktörlerin kirli niyetlerini de birer birer deşifre etmeye başladı.
Özellikle Rusya ve İran'ın Fırat'ın doğusunda ABD askerlerinden boşalacak bölgelerin Türkiye'nin denetimine geçmemesi için sarf ettiği gayret dikkat çekici.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova dün yaptığı açıklamada "ABD'lilerin terk ettiği toprakların kontrolü Suriye hükümetinde olmalı" dedi.
Tahran sessizliğini korusa da öyle anlaşılıyor ki Astana'daki ortaklarımız arasında ABD denetimindeki yerlerin yeniden rejim güçlerinin eline geçmesi konusunda sinsi bir uzlaşı söz konusu.

***
Bu amaç doğrultusunda hareket eden terör örgütü YPG ise Münbiç kırsalında işgal ettiği yerleri daha şimdiden Esad güçlerine teslim etmeye başladı bile.
Yine çatısını YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri de (SDG), Münbiç'e 25 kilometre mesafedeki Arimah'da Rusya-Suriye koordinasyon merkezinin kurulduğunu duyurdu.
SDG'liler bir yandan da Moskova'ya heyetler göndererek Rusya ve Şam rejimiyle flörtlerini yoğunlaştırıyor.
Sahadaki 200 askeri ile ABD çekilse dahi YPG/PKK'ya desteklerinin süreceğini ilan eden trajikomik haldeki Fransa'nın bir seçenek olma ihtimali zaten yok.
Nitekim geçtiğimiz hafta Paris'e giden SDG'lileri eli boş göndermek zorunda kaldılar. ABD'nin çekilmesiyle birlikte en çok 'boşalan yerlerin kaderi, YPG'ye verilen silahların geleceği ve bölgedeki hava kontrolünün kimde olacağı' merak ediliyor.
Ancak YPG/SDG hâkimiyetinde bulunan bölgelerdeki Sünni sosyoloji Türkiye'yi istiyor.
Dolayısıyla Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolü altındaki alanlara rejimin yeniden nüfuz etmesi çok zor.
Vurgulamak lazım ki Türkmen, Arap ve Kürtlerden oluşan Sünni bloğun siyaseten tek doğal temsilcisi/hamisi Türkiye'dir.
***
Bu bağlamda ABD'nin kullanıp attığı YPG'nin Rusya, Esad rejimi ve Fransa nezdindeki yeni efendi arayışı da hüsranla sonuçlanacak.
Çünkü rejim güçlerinin bu saatten sonra ÖSO ve Türkiye'nin vizesi olmadan Sünni bölgelerde tutunabilmesi öyle kolay olmayacaktır.
Rusya, İran, Fransa ve Şam'ın yeni taşeronu olarak YPG'nin bu saatten sonra Türkiye destekli Sünni realiteyi yani coğrafi determinizm ile ifade edilen tarihi dinamiklere dayalı jeo-kültürel sosyolojiyi alt etmesi artık muhaldir.
Bunun son acı örneği süper güç konumuna rağmen toplumsal gerçeklerden kopuk tamamen kurgusal bir stratejiye göre hareket ettiği için Suriye'de havlu atmak zorunda kalan ABD'dir.
Bu yüzden küresel güçlerin savaş cephesi konumundaki Suriye'de mukayeseli üstünlük açısından askeri ve siyasi anlamda en avantajlı aktörün yine Türkiye olduğunu unutmayalım.
Fakat bu bizi rehavete sevk etmemeli.
Zira önümüzdeki yeni süreç hiç de kolay geçmeyecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA