Fırat Kalkanı, Zeytindalı Harekâtı ve İdlib Mutabakatı ile Fırat'ın batısına istikrar, barış ve huzur getiren Türkiye şimdi de Fırat'ın doğusuna yönelik iki aşamalı planını devreye sokuyor.
Aslında ilk aşama 28 Ekim'de şer yuvalarına yönelik uyarı ateşleriyle start almıştı.
İkinci aşama ile de ABD bayrağı altında Türkiye'ye karşı savaşan terör örgütü YPG/PKK'nın sahadan temizlenmesi hedefleniyor.
Böylece Mardin ve Şanlıurfa illerimizin Suriye tarafında kalan Münbiç başta olmak üzere Rasulayn, Tel Abyad, Ayn el Arap (Kobani) ve Kamışlı gibi sınırımızın yanı başındaki bölgeler terörden arındırılacak.
En ağır darbeyi ise Irak'tan başlayıp Suriye'nin kuzeyindeki hattan Akdeniz'e ulaşması planlanan terör koridoru projesi yiyecek.
Özellikle Sincar, Mahmur ve Kandil ile Suriye'nin kuzeyindeki yapılanma arasındaki siyasi ve lojistik hattın kesilmesi büyük önem taşıyor.
Dolayısıyla Fırat'ın doğusunun adeta 'emin belde' haline geleceği süreç başlayacak.
***
Nitekim Türkiye'nin kararlılığını gören
Pentagon'un YPG/PKK'yi ağır bir hezimetten korumak için son dönemlerde gösterdiği '
olağanüstü çabaların hiçbiri' fayda etmedi.
İlk olarak terör örgütü
YPG ile stratejik ve uzun vadeli değil taktiksel ve kısa süreli bir işbirliği içinde olduklarını
ilan ettiler.
Ardından '
sınır muhafızları' dedikleri '
terör ordusu' projesi yerine '
gözetleme kuleleri' adı altında
sinsi bir planı devreye soktular.
Şimdi de YPG ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Türkiye sınırından
Orta Fırat Nehri Vadisi'ne kaydırılacağı sinyalini veriyorlar.
Bu yolla
Münbiç, Rasulayn, Tel Abyad,
Ayn el Arap ve Kamışlı'daki
YPG/PKK militanlarını Rakka, Deyrezor ve Haseke arasındaki üçgene sevk edecekler.
***
Ancak bu plana Türkiye kadar
Rusya da büyük tepki gösteriyor.
İlk sert çıkış
24 Kasım'da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'dan geldi.
ABD'nin
Suriye'deki illegal
varlığını sürdürmek
için
DEAŞ'ı
bahane olarak kullandığını
söyleyen
Lavrov,
ABD'nin asıl hedefinin Suriye'yi parçalamak olduğunu vurguladı.
Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov ise 5 Aralık'taki açıklamasında
YPG'ye silah ve askeri teçhizat
tedarik eden
ABD'nin Suriye'de Şam'dan bağımsız bir sözde Kürt devleti kurmaya çalıştığını kaydetti.
Ve geldiğimiz noktada ABD için kullanışlı aptal konumundaki
YPG artık miadını doldurmuşa benziyor.
FBI'nın anti-terör ajanlarından Ali Soufan'ın da
belirttiği üzere
ABD kullandığı Kürtleri yine bir kenara atacak.
Zira
Suriye'de ezberleri bozan Türkiye özellikle DEAŞ
ve PKK/YPG'ye yönelik başlattığı
harekâtlarla emperyal güçlerin
terör kartını deşifre ederek
adeta
küresel siyasetin genetiğini değiştirdi.
Bundan sonra
ABD ile yeni bir ilişkiler dengesi kurulana kadar mücadelemiz
sürecek.
Çünkü bir ülke bekasını sadece ittifaklarla güvence altına alamaz. En büyük güvence geleceğe dair
bağımsız bir askeri ve jeo-politik vizyona sahip olmaktır.
İşte Türkiye
hukuksal dayanak ve jeo-politik perspektiflerini uyumlu bir stratejiyle harmanlamayı bildiği
için bugün
kurtlar sofrasına dönen Suriye'de dominant
bir aktör haline gelmeyi başardı.
Kuşkusuz Fırat'ın doğusuna yönelik operasyon bu üstünlüğümüzü daha da perçinleyecek.