ABD, Türkiye'ye karşı açtığı savaşta yeni bir aşamaya geçti.
En işe yaramazların idaresindeki 'kakistokratik' Amerikan yönetimi, Ankara'yı Atlantik bloğunun güç halkasına dâhil edememenin öfkesiyle çıldırmış durumda. Şimdiye kadar başvurdukları bütün küresel operasyonlar sonuçsuz kaldı.
'Erdoğansız AK Parti' veya 'Erdoğansız Türkiye' projeleri milletin direnciyle tuzla buz oldu. İşin doğrusu, Atlantik'in bu saatten sonra ülkemize istikamet verecek gücü de kalmadı. Vize yasağını biraz da bu çaresizliğin göstergesi olarak okumak lazım.
***
Çünkü
'Parmenides Yanılgısı' içindeki ABD,
geliştirdiği stratejilerde
Türkiye'nin sosyo-kültürel ve tarihi asabiyesini hesaba katamadığı için sürekli çuvallıyor. Bu yüzden hiçbir projesi
dikiş tutmadı, tutmayacak. Ancak ABD pes
etmek yerine
yeni güç projeksiyonlarını devreye sokacaktır.
***
İşte bu yüzden
Türkiye'yi hedef seçen Atlantik'in Mesihçi köleleriyle bir uzlaşıya
varılabileceğine inanmıyorum. Biliyoruz
ki bu despot zihniyet,
Öteki'ne asla hayat
hakkı tanımaz. Sandıktan zaferle çıksanız da
bu sömürgeci akıl sizi sürekli reddeder ve saldırır.
Latinlerin 'quid pro quo' deyişindeki gibi bundan sonra her şey karşılıklı olmalı.
Artık
kısasa kısas, göze göz, dişe diş dönemindeyiz. Ayeti Kerime'de de buyurulduğu
gibi... "
Hürmetler (dokunulmazlıklar / yasaklar) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa siz de tıpkı onun saldırdığı gibi ona saldırın"
(Bakara/197)
***
Unutmayalım!
Masum halkı tank paletleriyle ezip ülke idaresine
Haçlılar adına el koymaya çalışan darbeciler eğer başarsaydı binlerce insanı acımadan
kurşuna dizecekti. Ama başaramadılar.
FETÖ'cülerin tasmasını elinde tutanlar bu yüzden kudurmuş durumda.
Türk halkına, "
Bunlar koyun. Erdoğan ne derse onu yapıyor" diye sürekli hakaret
ediyorlar. Ellerinden gelse hepimizi bir
kaşık suda boğacaklar! Bir FETÖ'cü konsolosluk
çalışanı için bütün Türk halkına
sosyal ambargo uygulayan ABD'nin histerisi bizi
şaşırtmıyor. Bunların tıyneti böyle!
***
15 Temmuz'dan hemen sonra bazı Türk yetkililerin, "
Darbenin arkasında ABD ve onun çocukları var" açıklaması
Barack Obama'yı adeta çılgına çevirmişti.
Bir de "
darbeciler iyi organize olamadığı için beceremedi" diye hayıflanan dönemin
Dışişleri Bakanı
John Kerry vardı. O da
FETÖ'cülere karşı '
hukuki prosedürleri' uygulamamızı istemiş ve "Bizi ima ederseniz
ilişkilerimiz bozulur. Ona göre!" diye de tehdit
savurmuştu. Oysa darbe gecesi
CIA, Beyaz Saray'a "her şey gayet normal (yani iyi) gidiyor" şeklinde rapor vermişti. FETÖ'cüler
saldırıya geçer geçmez
John Bass idaresindeki
Ankara elçiliği ise Washington'a
"Türk intifadası/ayaklanması başladı!" diye
'müjdeli haberi' uçurmuştu.
***
Hastalıklı ruhlar böyledir...
Hem
dünyanın en kirli suçuna yeltenirler hem de
yakayı ele verir vermez 'hak ve hukuktan' bahsetmeye başlarlar.
Bitleri kanlanır kanlanmaz da hemen kuduz köpek gibi diş gösterirler. Ancak vize yasağında bir kez daha gördük. Dik duran Türkiye, artık bu tür
siyasi kevaşeliklere ne fırsat veriyor ne de prim tanıyor.
Zira 15 Temmuz'dan sonra
köprülerin altından çok sular aktı.