Kurgu dünyasında fantezi türünün şaheseri 'Game of Thrones' furyası eserken Ortadoğu başta olmak üzere Venezüella'dan Kuzey Kore, Arakan, Ukrayna, Afganistan ve Libya'ya kadar uzanan coğrafyada ise 'Game of Nations/ Devletler Oyunu' kasırgası 'nefesleri kesmeye' devam ediyor.
Tıpkı 'Game of Thrones'daki gibi gerçek dünyada da ihanet sarmalı, iç savaş, terör saldırıları, mali ve siyasi kumpaslarla örülü kaotik, çok katmanlı ve İslam dünyasını şiddetin tema parkına çeviren kanlı bir oyuna zorlanıyoruz.
Bunun son örneğini Kuzey Irak'ta sahnelenen referandum krizinde yeniden gördük. Erbil eliyle devreye sokulan referandum projesi, önce sadece bir kaos metaforuyken 25 Eylül'den sonra artık bölgemizin en can alıcı realitesine dönüştü(rüldü).
***
Türkiye, Rusya, Çin ve İran gibi yeni
bir ittifak sürecine giren
aktörleri hedefe koyan bu
kaotik projenin mimarı ise
Atlantik'tir.
Çünkü,
'Imperium Americana' projesinin mimarlarından
Henry Kissinger, İslam dünyasında ABD dışında bir aktörün öne çıkması halinde bölgeyi
İsrail eliyle nasıl bir kaosa sürükleyeceklerini daha
2000'lerin başında şöyle ifade etmişti: "
Eğer Rusya ve Çin uyanırsa, işte o zaman İsrail bütün gücüyle saldıracaktır. Ve eğer her şey planlandığı gibi giderse,
Ortadoğu'nun yarısı İsrail'in olur."
İşte bu ifşaat İsrail'in neden
'Kürt devleti'ni böyle hararetle savunduğunu çok net açıklıyor.
***
Şimdi de Kissinger'dan üç yıl geriye gidelim.
ABD'nin
'Tarihin Sonu' narasıyla dünyaya üstünlük tasladığı dönemde askeri
analizci
Ralph Peters, Pentagon'un
'Full Spectrum Dominance Doctrine/Tam Hâkimiyet Tayfı Doktrini' adıyla 1997'de
yayımladığı stratejisi için şu
'kehanette' bulunmuştu: "
Barış yok. Şu andan itibaren
yeryüzünün dört bir yanındaki
manşetleri kanlı çatışmalar süsleyecek. ABD,
hedefine varmak için her
tür cinayeti göze almalıdır" demişti.
Peters bu tespitini Pentagon'un resmi organı sayılan
'Armed Forces Journal'ın 2006 Haziran'ında çıkan 'Blood Borders/Kanlı Sınırlar' makalesini daha yazmadan yapmıştı.
Bu makalede ise Peters yeni
Ortadoğu haritasını zihinlere,
"Diyarbakır'dan Tebriz'e kadar uzanacak olan 'Özgür Kürdistan' Bulgaristan ve Japonya hattı arasındaki en Batı yanlısı devlet olacaktır
" diye nakşediyordu.
***
Zaten şu an Suriye ve
Irak'taki olaylar zinciri;
Rusya,
Türkiye ve
İran yakınlaşmasından dolayı paniğe kapılıp
'referandum meşru değil' dese de ABD'nin bu projeden vazgeçmediğini kanıtlıyor.
Zira
Türkiye'ye savaş aşan Pentagon destekli
RAND Corporation'ın 2008'de açıkladığı
'Uzun Savaşın Geleceği' isimli raporunda "ABD,
Ortadoğu'yu etnik ve mezhep temelli mikro devletlerle küçülterek bölgede doğal hegemon olan
Ankara'yı frenlemelidir" çağrısı yapılıyordu.
Bu anlamda Erbil'deki referandumu sadece
Türkiye'yi etnik merkezli bir tuzağa çekme projesi değil Rusya,
Çin ve İran'a karşı
jeo-politik bir hamle olarak da okumak lazım.
İşte bu yüzden Suriye, Irak, Doğu Akdeniz, Orta Asya, Kuzey Afrika, Güney Asya ve Latin Amerika'da
'sıfır toplamlı küresel bir çekişme' şeklinde devam eden
'Game of Nations' ekranlardaki '
Game of Thrones'dan çok daha kaotik ve çok daha yakıcıdır.