Dansta yaş ve beğeni sınırı olur mu? Olmalı mı? Bu soru, Günaydın eki yazarı Öncel Öziçer'in 30 Ocak tarihli "Çocuktan Çengi Olmaz" başlıklı yazısının ana konusu.
Öziçer, Yetenek Sizsiniz yarışmasında ilköğretim okulu öğrencilerinden oluşan bir grubun sahneye çıkarılıp Roman dansı oynamasını eleştirmişti.
O bölüm şöyleydi: "İşin içinde çocuk olunca, dengeler çok hassaslaşıyor bir kere. Örneğin geçtiğimiz cumartesi gecesi 'Yetenek Sizsiniz' yarışmasında bir grup küçük kız çocuğu sahneye çıkıp Roman havası oynadı. Nasıl rahatsız edici bir görüntüydü o öyle! El kadar çocuklarda pavyon makyajı, assolist saçı...
Yaptıkları dans desen; avamın avamı. Gerdan kırmalar, popo sallamalar...
Anaları, babaları gerçekten gurur mu duydular acaba izlerken; çok merak ettim.
Son derece gereksiz ve densiz bir gösteriydi. Umarım o çocuklara bundan sonra kanal kanal gezdirilip göbek attırılmaz. Çok üzülürüm."
Bu yorum, çocukların öğretmeninden tepkiye yol açtı. Esenyurt Fevzi Danış İlköğretim Okulu'nda sınıf öğretmeni olan Emre Sabahat'ın mektubunu kısaltarak aktarıyorum:
"Öğrencilerim programda Roman Dansı sergilediler. Öncel Öziçer yazısında bizi hedef alarak çirkin ifadelerle eleştirmiş, oynadıkları dansı popo sallamadan ibaret sanarak bu çocukların gösterisini 'densizlik' olarak ifade etmiş, 11 yaşındaki bir çocuğu pavyon makyajı yapmakla suçlamıştır. Öncel Öziçer acaba bunları yazarken bu çocukların yazılanları okuduklarında nasıl bir ruhsal çöküntüye uğrayabileceğini hiç düşünmüş mü?
Bu ülkede düşünce özgürlüğü ve basın özgürlüğünün olması demek minicik çocuklara hakaretler yağdırarak onlar üzerinden gazetecilik yapmak demek değildir. İsteğim Öncel Öziçer'in kaleminden yazılmış bir özür yazısının gazetenizde yayınlanması."
Velilerden Yasemin Korkut da üzüntü içeren tepki notunda şunu yazmış: "11 yaşındaki bu sekiz çocuk orada sergiledikleri oyunu okullarında 23 Nisan'da, sene sonu törenlerinde ve İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve kaymakamın huzurunda da oynamışlar, çok beğenilmişlerdi. Okul müdürü tarafından da başarı belgesi ile ödüllendirilmişlerdi."
Bu arada, öğretmenin gönderdiği dans video kaydını da izledim.
Evvelce de vurguladığım gibi, kişisel yorum içeren köşe yazıları, ombudsmanın çok dikkatli girdiği bir alan. Ancak, bunu okurlara anlatmak güç. Bu köşeye her gün şu veya bu yazarla ilgili gelen tepkilerin haddi hesabı yok. Bunların ısrarlı olanlarına - eğer köşe yazısı ırkçılık ve nefret söylemine girmiyorsa - her zaman şunu söylüyorum: Köşe yazarı fikrini yazma özgürlüğüne sahip ise, siz de şayet o fikirler hoşunuza girmiyorsa onu okumama özgürlüğüne sahipsiniz.
Öziçer'in yazısına gelen tepkileri buraya taşımamın nedeni, tartışmaya açık bir konuda "çocuk tarafının" duyarlılığını dikkate getirmek ve gazete okurlarından gelen bu tür eleştirilere kulak verildiğini göstermek.
Şikâyetle ilgili yorumum kısa: Öziçer, bu şovla ilgili olarak eleştiri ve sübjektif görüşünü paylaşma hakkını kullanmıştır. Evet, 'densizlik' gibi bir sözcüğe yer vermiş olsa da, aktardığım bölümün bütününe bakınca, toplumun bir kesiminin paylaşacağı düşüncelere ölçülü bir üslupla yer vermiştir. "Hakaret yağdırmak" gibi bir eylemi söz konusu değildir. Tartışmalı bir konuda, kamuya mal olan bir şovu hazırlayanlar, kamusal bir eleştiriye de - ne kadar rahatsızlık verirse versin - tahammül etmek zorundadırlar.