Haberin başlığı Gezerek fuhuşun anatomisini çıkardı şeklindeydi. Spotta da konu şöyle açılmıştı: "Aslı Zengin bir yıl İstanbul gecelerinde dolaşıp fuhuş mekanlarını inceledi. Gördüklerini tarihsel süreciyle 'İktidarın Mahremiyeti' kitabında anlattı.
Habere göre, kitabın yazarı, seks işçiliğinin İstanbul'daki kodlarını çözmeye çalışmış. Koşulları, polis-rüşvet ilişkisini, genelev hiyerarşisini, güvenliği, fuhuş ekonomisini araştırmış.
"Bir yıl boyunca geceyarıları Elmadağ, Tarlabaşı, Dolapdere, Aksaray gibi yerlere" gitmiş. Hayat kadınlarıyla konuşmuş, ama yasalar nedeniyle genelevlere girememiş.
Ancak, hayli kısa olan bu habere yazar ile yayınevinden itiraz var.
Yayıncı Metis'in yöneticisi Müge Gürsoy Sökmen'den şu mektubu aldım:
"İktidarın Mahremiyeti kitabı üzerine Sabah'ta 10 Şubat 2012 tarihinde yayımlanan Pervin Metin'in yazısı ne yazık ki sorumsuz bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Haberin başlığı ve yazının kendisi muhabirin kitabi okumadan yazdığını belli etmektedir. Yazinin başlığı ve vurgulanan konular, kitabın akademik bir araştırma olduğunu gözardı etmekte, sanki bir araştırmacı gazetecinin saha araştırmasından oluşan bir kitapmış gibi göstermektedir. Haberdeki "geceyarıları fuhuş yapılan yerleri dolaştı" tarzındaki dil, muhabirin (belki fark etmeden) yazarı yargıladığı izlenimini vermektedir."
"Oysa kitabın s. 36-39 arasına bir göz atmakla bile, esas olarak fuhuş yapılan yerleri gezerek yazılmadığı, "katılımcı gözlem yapma olanağının kısıtlı olduğu", bu nedenle s. 37'de belirtildiği gibi sadece "beş hayat kadınıyla görüşme yapıldığı", az sayıdaki derinlikli mülakatın temel alındığı, beden ve mekan ilişkisine odaklanarak bunu analiz ettiği, bu şekilde de kurum ve kanunların işleyişinin irdelendiği görülecektir. Belki o zaman 'renkli' bir gazete haberi çıkmayacaktır ama genç bir akademisyen de kendisini aşağılanmış, hırpalanmış hissetmeyecektir."
Haberi hazırlayan Pervin Metin'in yanıtını da biraz kısaltarak aktarıyorum:"Kadının insan hakları ihlalleri ile ilgili sayısız haber yapmış, bu konuda duyarlılığı fazlasıyla gelişmiş bir gazeteciyim.
O nedenle kimsenin niyetimi sorgulamasına izin vermem. Asıl sorumsuzluk, ailesinden yana kaygıları olan, onlardan habersiz hayat kadınlarıyla ilgili araştırma yapan genç bir yazarın kendisinin izni alınmadan, fotoğraflarını gazetemizle paylaşan ve bu riskli durumdan beni haberdar etmeyen Metis Yayınevi'nindir. Haber yayımlandıktan sonra Aslı Zengin'in daha önce çalıştığı kadın derneklerinin beni arayıp 'fotoğrafını nereden bulduğumu, yüzünün gazetede görünmesinin yazar için hayati tehlike yaratacağını' söylemeleri bunun kanıtı. İstemeden böyle bir sorumluluğun altına itilmek beni üzdü."
"Kitabı başından sonuna kadar okuyup, içindeki bilgileri kimseyi sıkıntıya sokmayacak şekilde ayıklayarak kullandım. Yazarın, 'gece vakti fuhuş yapılan yerlere gittiği' bilgisi Sayfa 40'ta, "Bar, kulüp ve kayıt dışı seks işçiliğinin yapıldığı evleri ziyaret etme imkânım oldu. Kadınlar daha çok gece vakti çalıştıkları için ziyaretlerimin birçoğu bu vakitlerde gerçekleşti" cümleleriyle aktarılıyor. Ortada bir 'aşağılama ve yargılama' durumu gerçekten varsa, yazar kendi kendini yargılamış, aşağılamış olmuyor mu? Hiç tanımadığım birine zarar verip, sansasyon yaratmak gibi bir kaygım olamaz. Bunun kanıtı da, sayfa 109 ve 113'de, erkeklerin cinsel ilişki sırasında hayat kadınlarından nasıl taleplerde bulunduğu, ne kadar sürede orgazm oldukları gibi sansürsüz, ayrıntılı şekilde anlatılan kısımlara hiç değinmememdir."
Kitaba ben de hızla göz attım.
Metin'in yanıtını güçlü ve ikna edici buldum.
Şu noktalara vurgu yapmak gerek:
* Türünde az rastlanan, önemli bir kitap. Gazetede, yazarının anlatımına daha fazla olanak tanıyan, daha geniş bir yer ayrılsa iyi olurdu.
* Hoşa girmese de, gazetecilik çoğu kez basitleştirme ve çekici kılma işi. Haberin geneli, kitap hakkında yeterli fikri incitmeden verebilmiş. Ben bir sorumsuzluk bulamadım.
* Ama yayıncıyı (özellikle) başlık ve spottaki ifadelerdeki algı nedeniyle de anlıyorum. Daha farklı bir başlık olabilirdi.
* Metin'in yazdığı doğruysa, yayınevi yazarın fotoğrafını iznini sormadan verdiyse bu da bir hata sayılır. Ancak, yazarın bundan rahatsız olmadığı da ortada.