Birkaç gün önce gelen bir habere göre, Basın Konseyi, SABAH'ı bir haber dolayısıyla "uyarmış" (!)
Bu uyarının, gazeteye aynı kuruluştan gelen benzerleri gibi, hiçbir hükmü yok. Bundan sonra gelenlerin de olmayacak.
Çünkü, pek çok gazete gibi SABAH, medyaiktidar ilişkilerini gölgeleyici, bulandırıcı vahim bir hatası yüzünden Basın Konseyi ile ilişkisini toptan keseli yıllar oluyor.
Konsey'in "hükmü" sadece Doğan Medya Grubu ile birkaç gazete için geçerli.
Son "uyarı" metninde, bir habere gelen şikâyetle ilgili olarak Konsey sekreteri tarafından gönderilen mektubun SABAH'ın (eski) Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan tarafından "aynen iade edildiği" belirtiliyor.
Babahan doğru olanı yapmış.
Yukarıda andığımın yanı sıra bir sebep daha var.
Bu gazetede şikâyetlerin tek adresi, Okur Temsilciliği.
Gelelim iade edilen "uyarı"nın kendisine.
Bunu bu köşeye alıyorum, çünkü konsey üyeleri de birer SABAH okuru.
Ele aldıkları şikâyet aynı zamanda onların okur olarak şikâyeti.
Bu nedenle göz ardı edemem.
SABAH'ta 14 Aralık tarihli manşet haberin konusu, dehşet verici bir "üçlü cinayet" idi. Ailesini Kesip Kahvaltı Etti manşeti altında sunulan haberde, spot şöyleydi:
"Şizofreni hastası emlakçı, baltayla anne, baba ve abisini öldürdü, kahvaltı yaparken yakalandı".
Şizofreni Dostları Derneği adına Mesut Demirdoğan'ın itirazı şu:
Söz konusu sanık (Hasan Çolaklar) iddia edildiği gibi şizofren değildir. Gerçek dışı bir "bilgi" söz konusudur. Bu haberlerle kişilere karşı toplumda yanlış ve tehlikeli bir izlenim yaratılmıştır.
Haberde sanığın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde bir ara tedavi görmüş olduğu yazılmış. Hastane Başhekimi Medaim Yanık'tan aldığım bilgiye göre Çolaklar şizofreni tedavisi görmemiş. Yanık, rahatsızlığının tipini söylemedi.
Burada birkaç nokta var:
Zamana karşı yarışla yapılan haberlerde, bazı (erişimi zor) bilgileri denetlemek yerine habere yerleştiriyor muhabirler. Cinayetleri işlediği söylenen kişinin zihinsel sağlığı olup olmadığı, haberde yer alması gereken bir unsur, şüphesiz. Ama böyle acil durumlarda spesifik hastalık ismi vermek yerine genel geçer "akliruhi dengesi bozuk" gibi bir tanımlama kullanarak haberi korumak daha doğru. Peki, Çolaklar'ın şizofren olduğu yetkililerce şayet teyit edilseydi habere öylece eklenmeli miydi? Kaçınmak gerekebilir, ama habere eklenmesi de iddia edildiği gibi büyük bir sakınca içermiyor.
Cinayetlerde "neden?" sorusu içinde önemli bir unsur olduğu muhakkak.