Bir gazetede köşe yazarlarının kimliği, üslubu, hayata ve gelişmelere bakışları okurları, tercihlerini etkileyebilir. Ama, uzun vadede güven oluşturma açısına önem veren her gazete için özenilmesi gereken alan tektir: Haberler ve habercilik.
Dilerseniz dünyanın en parlak isimlerine köşe yazdırın, haberleriniz ezeli bir iktidar veya ezeli muhalefet yandaşlığı adına hakikatleri bozup çarpıtıyor, hakikatleri görmezden geliyor, biçilen misyona göre ayıklıyorsa, hakikatlere adalet ve hakkaniyet duygusuyla, serin bir akılla bakmıyorsa, halkı güdülen koyun sürüsü olarak görüyorsa, mumlar yatsıya kadar yanar.
Habercilik kuralları kutsaldır. Mesele budur.
SABAH'ın rakiplerinden Akşam'ın çekirdekten yetişme bir gazeteci olan yeni Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya, 18 Aralık tarihli köşesinde bir tespitte bulundu. CHP lideri Deniz Baykal ile bir TV sohbetine katılan Küçükkaya, program sonrasında yapılan bir sohbeti aktardı. Yazının bizi ilgilendiren bölümüne göz atalım:
"Baykal o gün gerçekten iyi bir bütçe konuşması yapmış ve sözü bir yerinden yine Sabah-ATV satışına getirmişti. 'Çalık Grubu'nu çok eleştiriyorsunuz, yönetimle ilişkileriniz gerilmiyor mu?' diye sorduk. İşte bu soru üzerine hiç beklemediğim ama basında çeşitliliği ve eleştirel bakış açısını önemseyen bir gazeteci olarak hoşuma giden bir değerlendirme yaptı Baykal. Şunları söyledi: 'Çok ilginçtir ama haberlerimizi Sabah Gazetesi iyi veriyor. Onları, gazete ve televizyonun satışıyla ilgili eleştirdiğim günlerde bile yaptığımız konuşmaları detaylı bir şekilde haberleştiriyorlar. Etkileniyorum.'
Deniz Bey'in bu sözlerine, 'Sabah'ın CHP muhabiri tıpkı AKŞAM'ın muhabiri gibi çok iyi gazeteci, sizin partiden iyi haber alıyorlar' diyerek karşılık verdim. Demek ki gazetecilik eninde sonunda galip geliyor ve Sabah Gazetesi'nde bu konuda bir hassasiyet oluşmuş."
"...Baykal'ın o sözleri, doğrusu Sabah adına hoşuma gitti. Sonuçta, bir ana muhalefet partisi lideri, bir yayın grubunun patronunu eleştiriyor, o liderin demeçleri aynı gazetede layıkıyla gösteriliyorsa bu umut vericidir. Çünkü Sabah bir ara gerçekten çok bocalamış ve kötü bir sınav vermişti. Sanırım okuyucu ve izleyici reaksiyonları Çalık Grubu'nu da etkilemeye başladı."
Küçükkaya'nın paylaşmadığım bazı gözlemlerini (SABAH'ta gazetecilik hassasiyeti her zaman vardı, TMSF süreci sonrasındaki rota oynamaları için "bocalama" ve "kötü sınav" tanımı abartılı) bir yana bırakıp, köklü mesleki hassasiyetlerine dayanarak gündeme taşıdığı bu anekdotun, gazeteokur ilişkileri açısından önemini vurgulamak istiyorum.
Konunun bir başka yüzü Baykal'ın en sık eleştirildiği gazetelerden birinin SABAH olması. Bu karşılıklı eleştiri eğilimine rağmen, CHP liderinin nezaketle bir olguyu teslim etmesi SABAH yönetimi açısından önem taşımalı, kuşkusuz. Bu gazete okurlarının da, ezbere yürütülen 'yandaş medya' propagandalarına aldırmadan, bir muhalefet liderinin bu sözlerine itibar etmesinde fayda var.
Bir gazete, haberciliğini şu veya bu nedenle ayrım gözetmeden, ne kadar geniş bir siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik yelpazeye yayarsa, o alana ne kadar az "habercilik dışı müdahale" olanağı tanırsa, o kadar makbul sayılır. Buna süreklilik ve istikrar kattığı ölçüde de "referans gazetesi" olur.
Yani, "o haberi SABAH verdiyse doğrudur, çünkü o gazete kayırmaz, göz ardı etmez, hakikatin hakkını verir" dedirtir.
Haberlerin kapsama alanı içindeki yığınla "aktörün" arasında, hepsine eşit mesafede durabilmek zor, ama bu yüzden gereklidir.
Daha da ötesi, gazete, kendisi eğer habere konu olmuşsa, gocunmadan, eli titremeden onu da sakin bir dille haber yapmalıdır.
Geçenlerde, ABD'nin en güçlü şirketlerinden biri, Los Angeles Times ve Chicago Tribune gibi iki "amiral gemisi" gazetenin sahibi Tribune Co. Şirketi iflas bayrağını çekti. Bu haber, her iki gazetede de, rakiplerindeki kadar ayrıntılı verildi.
Geçen hafta, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) SABAH'ta grev kararı alındığını açıkladı. Bir grup sendikacı ve sendika üyesi gazeteci, SABAH binası önünde toplanıp alınan grev kararını okudular ve giriş kapısına astılar. Bu haber, Türkiye'nin en büyük gazetelerinden biri olması nedeniyle, SABAH'ta da haber olarak yer almalıydı. Bu gazete okurlarının da karar gerekçesini, buna gelen tepkileri bilme öğrenme hakkı var. Habercilik işte bu yüzden kutsal bir alan. Güven, bir gazete için her gün yeniden test edilen bir duygudur.