Genç muhabir arkadaşımız Mine Gültekin, bu köşe için minik bir araştırma yaptı. 21-28 Şubat arasında çıkan Sabah'ın ana gazetesini, eklerini taradı. Soru şuydu: Acaba bu hafta boyunca kadınlarla ilgili haber sayısı kaçtı, kaç kadın fotoğrafı çıkmıştı?
Toplam haber sayısı 67 (bunlar arasında kadınları dolaylı olarak ilgilendiren haberler de var), fotoğraf sayısı ise 140'tı.
Fena değil. Mi acaba?
Genele vurduğunuzda durum pek iç açıcı değil.
Çünkü erkeklerin eksenine oturduğu haber ve fotoğraflar toplamının dörtte biri kadarına işaret ediyor bu rakamlar.
Genelde basınımızda, özelde de Sabah'ta aşmamız daha doğrusu çoktan geride bırakmış olmamız - gereken habercilik sorunlarının başında "erkek ağırlıklı" haberlerin "kadın odaklı" haberlerle makul ölçülerde dengelenmesi geliyor.
Bunun yanında, daha da gerisinde durduğumuz bir başka sorun, cinsel tercihleri farklı olan insanların (eşcinseller, lezbiyenler, travestiler) da haberlerde izlenme ve ciddi gazetecilik bakışıyla temsil edilmesi geliyor.
Geçen hafta sonu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve British Council'in işbirliğiyle gerçekleşen "Kadınların ve cinsel eğilimleri farklı olan grupların medyada temsiline yönelik ilke geliştirme toplantısı" bu alanlarda nerede bulunduğumuzu biz katılımcılara yeterince anlattı.
Basından ve STK'lerden yaklaşık 30 kişi, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Mine Gencel Bek ile BBC'den tecrübeli yayıncı Margaret Gilmore'u dinlerken ve tartışırken, bu sorunların gündemdeki yerini sadece Türkiye'de değil İngiltere'de de hâlâ koruduğunu gösterdi.
Kadınlara ve farklı cinsel eğilimdekilere ilişkin gazetecilikte yeterince duyarlı değiliz.
Hemen her gazetede (işitsel ve görsel medyada da) temsil, söylem, bakış açısı ve alışkanlıklarda problemler var. Gazetenin mutfağı olan yazı işlerinde kadınların oranı hâlâ çok düşük. Seksist bir söylemin hemen her gün egemen olduğu yazı işleri toplantılarında kadınlara daha fazla söz hakkı verilmesi, cinsler arasında daha dengeli bir bakış kurulması şart gözüküyor. Sabah'ın en avantajlı yanlarından biri, Şule Talu ve Balçiçek Pamir'in haber tartışmalarında kimi zaman seslerini yükseltmeleri. Sıfatının da verdiği güçle Talu, örneğin birçok habere kadın duyarlılığı katabiliyor, bakışı etkiliyor.
Eminim başka gazetelerde de böyle avantajlar var, ama hâlâ sıkıntılar var.
Alalım haber metinlerine de yansıyan terminolojiyi. Örneğin şu kavramlara hem haberlerde hem de köşelerde sıkça rastlıyoruz: "Adam gibi adam", "işadamı", "adam etmek", "insanoğlu", "erkeksen çık", "adam kayırmak", "büyümüş de adam olmuş", "işe adam almak"... Bu ve benzerleri, dile pelesenk olmuş, ama bir yandan da kadın hakları için kampanyaların yürütüldüğü ülkemizde erkek egemenliğinin yeniden üretilmesinden başka işe yaramıyor.
Temsil konusu önemli. Örneğin gazetecilik kuruluşlarında erkekler hâlâ hayli ağırlıkta. Bir meslektaşımız çok yerinde bir saptama yaptı: "Eğer biz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti gibi etkili bir kuruluşta yönetimde hâlâ bir kadın olmamasını içimize sindiriyorsak, o zaman başkalarına söyleyecek hiçbir lafımız olamaz."
Bir başka deyişle, kadınları azınlıkta tutan gazeteciler, tutup da "neden filanca parti kadınlara yer vermiyor?", "Meclis'te bu kadar az kadın olması skandaldır" diyebilir mi? Dese de inandırıcı olabilir mi?
Yerinde bir görüş.
Ama farklı düşünenler de var: Bir kadın meslektaşımız "yönetimde kadınlar da olsa fark etmiyor, ben 'erkekten daha erkek' olan kadın gazeteciler tanıyorum, önemli olan yaklaşımların değişmesidir" dedi.
Bu da haklı bir tespit.
İlkeler konusunda önemli bir sorunumuz yok. Esas olan, okurlara sunduğumuz gazetenin hem erkeklere hem de kadınlara aynı kaygılarla, aynı ciddiyetle, aynı eşitlikçi bakışla hazırlanıyor olması.
Kadınların magazin haberlerine çoğu kez "beden" olarak girmesini tamamen engellemek gerçekçi görünmese de, bunda kalite kriterleri konabilir. Elbette ki sadece bununla yetinmemek, örneğin en ciddi haberlerde bile bir erkek yerine kadın uzmanların, "aktörlerin" görüşlerini metinlere katmak, tecavüz ve şiddet haberlerinde kadını aşağılayıcı her türlü söylemden kaçınmak, kadınların toplum içindeki rollerini "ayrımcılıktan" sıyırarak göstermek mümkün.
Aynı şey cinsel tercihi farklı olanlar için de geçerli. Bu gruplar hemen her zaman negatif bağlamda haberlere yansıyor. Magazin içerikli haberler dışında temsil çok zayıf. Onların tıpkı bu ülkede yaşayan bedensel engelliler konusunda olduğu gibi "görünmez" olmaktan çıkarılması gerekiyor.
Haberlerde toplumun her kesimine adil davranmalı, seslerini duyurmalıyız.
Okurlarımızın gözünde böyle yüceliriz.