Günaydın ekinde (14 Mayıs) yer alan bir haber bir göz hastalıkları uzmanı Ali Aydın'ın dikkatini çekmiş. Ana gazetenin ön sayfasından Başbakan'dan Anneye Hediye, Günaydın'da
Gözlerinin İçi Gülüyor ve Berke'yi Annesinin Gözyaşları Kurtardı başlıklarıyla sunulan haber, Sağlık Editörü Esra Tüzün imzalı.
Bu, doğuştan katarakt olan ve 16 numara gözlük camıyla dünyayı zorlukla gören 4 yaşındaki Berke'nin Başbakan Erdoğan'ın müdahalesiyle göz ameliyatı olarak dertten kurtulmasının öyküsüydü.
'Reklam yapılıyor'
Dr Ali Aydın haberden etkilenmiş. "Gözyaşlarımı tutamadım" diyor.
Ama bazı eleştirileri var.
Şöyle dile getiriyor:
* "Haberde sürekli olarak çocuğun gözlerinin açılmasından bahsediliyor. Oysa çocuğun gözleri bebekken geçirdiği katarakt ameliyatı ile zaten açılmıştır. Ancak yaşı sebebiyle göz içi lensi yerleştirilmediği için belli bir yaşa kadar gözlük kullanması gerekmektedir. Son ameliyatla göz içi lensi yerleştirilmiş ve çocuk gözlük ihtiyacından kurtulmuştur. Yani gözlükle ne görüyorsa ameliyattan sonra gözlükle onu görecektir.
Haberde öyle bir imaj yaratılmıştır ki sanki bu ameliyat sadece Dünya Göz Hastanesi'nde yapılabilmektedir. Oysa bu ameliyat her üniversite hastanesi ve imkanları geniş bir devlet hastanesinde de yapılabilmektedir. Habere göre başbakanımız; Adana Valisini, il sağlık müdürünü ve müsteşarını devreye sokarak, "Bu çocuğun ve ailesinin biletleri alınsın, derhal İstanbul Dünya Göz Hastanesi'ne tedavi için gönderilsin!" talimatını veriyor. Bu durumda pek çok özel göz hastanesinin olduğu ülkemizde başbakanımız gazetenizdeki haber aracılığıyla haksız bir rekabete sebep olmuyor mu? Bu haberi okuyanlarda "Başbakan bile, ta Adana'dan bu hastaneye hasta yolladığına göre burası en iyi hastane!" düşüncesi oluşmaz mı?"
* "İnsanın yüreğini yaralayan,anneler gününün anlamına tam uymuş başarılı bir haber... Ancak içerdiği tıbbi hataları ve sağlık gibi hassas bir konuda reklam olarak anlaşılabilecek yönlerini görmezden gelmek de mümkün değil." Aydın, "biraz TV sabah programlarına benziyor" diyerek, haber üslubunda "duygu sömürüsü olduğu" imasında da bulunuyor.
Duygusallık ağır bastı
Esra Tüzün, yanıtında, bu öykünün kendisini insan olarak da etkilediği notunu düştü. "Bu nedenle haberi yazarken duygusallığımı gazeteciliğimin önünde tutmuş olabilirim" dedi.
Yanıtını kısaltarak aktarıyorum:
* "Eleştirilen 'göz açılması' terimi 1-2 derecelik miyop ya da hipermetroptan bir çocuğun kurtulması değil 16 numara gözlüklerden kurtulmak, her geçen gün ilerleyen gözlük numaralarına dur demek anlamına geliyor. Gözlüksüzken annesinin yüzünü göremeyen bir çocuktan bahsettiğimiz için bana pek yanlış gelmedi. Sonunda tıbbi bir bildiri yazmadığımız için anlam olarak hatalı olduğunu düşünmüyorum."
* "Ailenin neden Dünya Göz Hastanesi'ne yönlendirildiğini sayın Başbakan'a sormak gerekli. Ben neyse gazeteci olarak onu yazdım. Bunun reklam mantığı taşıdığını zannetmiyorum. O ameliyatın yalnızca Dünya Göz Hastanesi'nde yapıldığına ilişkin haberin içinde bir ima yok; bir tek kelime yazmıyor, doktor beyin neden böyle bir sonuç çıkardığını anlayamadım."
OMBUDSMANIN YORUMU:
SAĞLIK haberlerinde doğru bilgi ve reklam tuzağına düşmemek, arada sırada bu köşeye taşıdığımız, duyarlılık gerektiren konular. Çünkü gazeteyi okuyan çok sayıda doktor ve tıp uzmanı var. Onlar da gördükleri hataları bize sık yazıyorlar.
Okurumuz haklı mı? 16 numara, çok yüksek bir numara. Gözlükçü olan rahmetli babasının yanında bir ara çalıştığı için temsilciniz de bunu iyi bilir.
Bu numara dünyayı pek net görememek demektir (yüzde 50-60). Son ameliyat bu oranın yüzde 80'e kadar çıkması anlamına gelir. Bu nedenle, Tüzün'ün bu konudaki açıklamasını yadırgamıyorum; "gözlerin açılması" bu bağlamda yanlış sayılmaz.
Haberde aslında iki "reklam" var:
Başbakan'ın ve hastanenin reklamı. Talimatı vererek Berke'yi dertten kurtaran Başbakan olsa da, haberin vazgeçilmez unsuru olarak orada yer almak zorunda.
Ama hastanenin adı?
Haberde verilmemeliydi.
O ayrıntı kime atfen verilmiş olursa olsun, Başbakan'ın Berke'yi İstanbul'da bir "uzman hastaneye gönderttiği" bilgisi yeterli olurdu.