Türk dış politikasında değişim çanları yine şiddetle çalmaya başladı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kendimizi Amerika'nın müttefiki olarak gördüğümüz için bu ülkeden hiçbir kötülüğün gelmeyeceğini zannediyorduk.
Ama ilk Kıbrıs bunalımında, yani 1964'te Sovyetler Birliği bizi tehdit edince, o zamanki Amerikan Başkanı, Türk Başbakanı İsmet İnönü'ye bir mektup gönderdi ve "Kıbrıs yüzünden Sovyetler Birliği size müdahale ederse sadece seyrederiz" dedi.
Daha sonra da İnönü bir bütçe oylamasıyla düşürüldü. ABD, Kıbrıs'ta bize ikinci büyük şoku 1974'te yaşattı. Yunanistan'daki albaylar cuntasının güdümünde bulunan Kıbrıslı Rumlar, Türkleri katledip adayı Yunanistan'a ilhak etmeye çalışınca Türkiye, 1974'ün 20 Temmuz'unda Kıbrıs'a müdahale etti.
O dönemde Başbakan Ecevit, yardımcısı da Erbakan'dı. Kıbrıs'taki ilk harekâtta kısmen başarılı olduk. 2. harekâtta ise Kıbrıs Türklerinin alanını Rumlardan temizledik.
ABD HEP KARŞIMIZDA YER ALDI
Ama bu arada Amerika, Türkiye'ye ambargo uyguladı. Yani hayatımızda ikinci kez Amerika'nın Türkiye'ye karşı bir ülke olduğunu anladık. Bu arada Yunanistan, Kıbrıs yüzünden NATO'dan çıkmıştı. 12 Eylül 1980 darbesi, Kenan Evren liderliğinde gerçekleştirildi. O sırada Amerikan Başkanı olan Jimmy Carter, kendi dışişleri bakanına "Türkiye'de ne oluyor?" diye sorunca, bakan "Bizim çocuklar darbe yaptı" dedi. Ve darbecilerin ilk işi, Rogers Planı denilen Amerikan projesini kabul etmek oldu.
Böylece Yunanistan, NATO'ya geri döndürüldü. Aslında bu dönem Türkiye'nin uyanma dönemiydi. Çünkü Kıbrıs Barış Harekâtı'nda uçaklarımızın yedek lastiği olmadığı için bunları Libya Lideri Kaddafi bağış olarak veriyordu. Ondan sonra Türkiye kendi savaş sanayiini geliştirmeye başladı.
Silahlı insansız hava araçları işte bu yüzden önemli. O dönemde tank palet fabrikası kuruldu. Artık Türkiye kendi helikopterini yaptı, silahlarını ve uçaklarını da yapıyor.
YUNANİSTAN, ABD'NİN OYUNCAĞI
Derken bugünlere geldik. Ve iş iyice ciddileşti. Bu defa Amerika, Yunanistan'ı Türkiye'ye karşı silah olarak kullanmaya başladı. Türkiye'nin satın almak istediği silahları "Yunanistan'a karşı kullanırsınız" diye vermekten kaçındı. Yunanistan'da 9 yerde askeri üs kurdu. Şimdi bu noktada Amerika'nın desteklediği PKK'yı yok etmek için Suriye sınırına askeri müdahalede bulunma ihtimalimiz, hem Amerika'yı hem İran'ı hem de Rusya'yı endişelendiriyor.
Kısacası, Türkiye sadece kendine güvenmek durumunda. NATO ülkesi olmak hiçbir şeyi değiştirmiyor. Çünkü NATO ülkeleri, başta Almanya, sonra İsveç ve Amerika olmak üzere Türkiye'yi tehdit eden terörist örgütlere yataklık ediyorlar. PKK da FETÖ de artık çok açık biçimde ABD'nin gönüllü oyuncakları.
Bereket Türkiye'de bilinçli bir yönetim var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde içeride terörist temizliği hiç aksatmadan yapılıyor. Sınır güvenliğimiz ise ordunun hiç eksilmeyen operasyonlarıyla sağlanmakta. Bakalım bu gidiş nerede son bulacak?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz