Bölgemizde sorun yaşayan ülkeler sadece Yunanistan ve biz değiliz. Şu anda Türkiye-Azerbaycan- Gürcistan ortak askeri tatbikatından ötürü nedense İran çok telaşta. İranlı yetkililer Azerbaycan'a karşı ağızlarına geleni söylüyorlar. Onlara göre Azerbaycan bölgeye hem İsrail'i taşıyor, hem Rusya'nın etkisini arttırıyor, hem de Pakistan'ı bölgenin aktif üyesi haline getiriyor.
Azerbaycan'la İran'ın 130 kilometrelik sınırı olması bu telaşın tek sebebi değil. Bilindiği gibi İran'da çoğu bölge ülke gibi çok milliyetlli. İran'da 30 milyonu aşkın Türk kökenli insan var. 1946 yılında Sovyetler Birliği ile Amerika İran'ı bölmeye karar verdikleri zaman bu ülkede üç devlet kurulmuştu. Bunların en fazla bilineni Kürtler'in çoğunlukta olduğu Mahabat Cumhuriyeti'ydi. Barzani'nin Savunma Bakanı olduğu bu devlet sonunda yıkıldı ve İran birleştirildi. Yani milletlerin belleğinde bu tür anılar hiç silinmez. İran bugün de kendisini bölmeye dönük komploların varlığından kuşku duymaktadır. Ayrıca Amerika'nın İran'ı hedef alan kötü niyetli komploları da herkes tarafından biliniyor.
Ancak şu anda Azerbaycan'ın İran'a yönelik en ufak bir kötü niyeti yok. Bunu Devlet Başkanı Aliyev açık açık söylüyor. Ayrıca biz de Türkiye olarak iran'ın bütünlüğünden yanayız. Tarihte ne olursa olsun Devlet Bahçeli'nin söylediği gibi Şah İsmail de, Yavuz Sultan Selim de bizimdir.
Bu gerçekleri görürken bölge ülkelerinin dışarıdan gelecek tahriklere kapılmamaları çok önemlidir. Aynı şekilde haksızlıklara karşı Türkiye ile Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ krizindeki dayanışmaları dünyaya örnek olmalıdır. Biz bu bölgede barışın, kardeşliğin, dayanışmanın egemen olmasını istiyoruz. Buna örnek Türkiye, Azerbaycan, Pakistan ve Türkçe konuşan Orta Asya ülkelerinin dayanışmaları gösterilebilir. Biz dışarıdan gelen tahriklere karşı her ulusun iç dinamiklerinin daha etkili olacağına inanıyoruz. Bu inançla Türk dış politikasını oluşturuyoruz.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz