Galiba sonunda "Gelişmişlik" denilen olgunun "İktidarın sokak ayaklanmasıyla değil seçimle değiştirilmesi" anlamına geldiğini öğreneceğiz. Bunu öğrenmemekte ısrarlı olduğumuz dönemleri yaşadık. Sonunda sokak ayaklanmalarını başlatanlara iktidarı darbeyle ele geçirenler teşekkür edeceklerine, bunları fena halde cezalandırdılar. İdam sehpaları kuruldu... Ama ayaklanmacılar yine akıllanmadılar. "İktidarı değiştirmek için seçimi bekleyelim" diyenlere "Yalaka" ya da "Dalkavuk" falan dediler. Ve sonunda onları da darbeciler cezalandırdı.

Tarih yazılıyor
Şimdi 21'inci yüzyılın dünya tarihi yeniden yazılırken ve sözlüklere "Dijital terör" benzeri kavramlar girerken, bizdeki sokak yalayıcıları aynı havaları çalmaya devam ediyorlar. Sanki seçilmiş iktidarın üzerinde başka güç olamazmış gibi, "Sosyal medya sansürleri"ni, "Vekâlet savaşları"nı falan görmezden geliyorlar.

Unutalım mı?
Daha dün, gözümüzün önünde bir devlet cinayet işledi. Suudi Arabistan'ın İstanbul Konsolosluğu'nda gazeteci Cemal Kaşıkçı katledildi ve cesedi parçalandı. Bunun hesabını kim sorabildi ki, Boğaziçi Üniversitesi'ne sızanlarına hesabı sorulabilsin? Baksanıza, Amerika da, Fransa da eylemcilerden yanalar. Seçimleri kimlerin kazandığı falan umurlarında bile değil.

Bilinçsiz kesimler
Kendilerini seçilmişlerden değil de ayaklanmacılardan yana olarak gören yüksek vicdan sahipleri, acaba ne zaman gelişmiş bilince sahip olacaklardır? 27 Mayıs 1960 darbesiyle başlayıp 15 Temmuz 2016 darbe girişimine uzanan dönemde yaşanılanlar, bunların bilgisi dışında mı cereyan etti? Yoksa bunlar darbeleri kışkırttıktan sonra uyuyan güzel rolüne yatıp, kullandıkları ayaklanmacıları mı kurban ettirdiler?

Artık yeter
Ama artık "Yeter" diyoruz. Geri kalmışlık, vesayetçi demokrasiye esir olmak ve kazan kaldırmayı özgürlükçü demokratik davranış biçiminde göstermek kabak tadı verdi...