Devletlerin tarihlerindeki başarılı dönemler, devlet adamlarının isimleri ile birlikte anılır. Bizde de Kanuni ile Sokollu'nun beraberlikleri "Yükseliş Dönemi"ne damga vurmamış mıdır? Ya da yakın dönemi, yani Turgut Özal'ın varlığını hatırlayın. Türkiye bir anda eski içe kapalı yapısından sıyrılmış ve dünya rekabetine açılmamış mıydı? Özal'dan sonraki 90'lı yıllarda yaşanılan topyekün iflası ve siyasal çıkmazları hatırlayın. O problemli dönem Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarı ile geride bırakıldı...
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Cumhur İttifakı
Bugün Türkiye'nin yarına güvenle bakmasını sağlayan Cumhur İttifakı'nın bir yanda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a diğer yanda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye dayanan bir bilinç ağı var. Bu sayede hem Türkiye'nin dünyadaki yeri ağırlık kazanıyor hem de içeride kopartılmak istenilen kuru gürültülere meydan bırakılmıyor. Bu bilinç sayesinde 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin açtığı yaralar kapatılabildi. Bu şekilde FETÖ'nün devletteki kalıntıları tavizsiz biçimde temizlenebiliyor.
Bazı örnekler
Süper güçleri yatağa düşüren koronavirüs salgını, bu bilinç sayesinde Türkiye'yi yere seremedi... Fransa'nın ve Yunanistan'ın bütün çabalarına rağmen, Avrupa Birliği güçlü ve istikrarlı Türkiye'den vazgeçemiyor. Irak ve Suriye topraklarında Türkiye'yi hedef alan ve Amerika tarafından beslenen PKK/PYD terörü, bu sayede her an umulmadık darbeler yiyor.
Altın yıllar
Türkiye Cumhuriyeti tarihine "Altın Yıllar" olarak geçecek olan bu dönemin kıymetini bilmeliyiz. Çünkü bir hata nelere sebep olmuyor ki? Osmanlı'nın son döneminde Abdülaziz'e yapılan suikastla başlayan darbeler dönemini ve sonunda Abdülhamid'in bir darbeyle devrilmesi ertesinde 600 yıllık imparatorluğun da feci bir yenilgi ile son bulmasından ders çıkartmamız gerekmez mi? Türkiye Cumhuriyeti de AK Parti gelene kadar darbe-kolik olmamış mıydı?
Kısacası kafamızı ve siyasi bilincimizi ara vermeden çalıştırmalıyız.