Genellikle havacılıkta kullanılan "Geri dönüşü olmayan noktayı geçmek" diye bir söylem vardır. Uçakla o noktayı geçtikten sonra geriye dönmeniz için yeterli yakıtınız kalmamıştır. İleri gitmek ve hedefinize ulaşmak zorundasınızdır.
Avrupa için de kaçınılmaz
Bazen ülkeler de bazı durumlarda attıkları adımlardan geri dönemezler. Bu gibi durumlarda sorun yakıtın bitmesi değil, geri adım atıldığında ülkenin güvenliğinin ve istikrarının tehlikeye girmesidir. Türkiye'nin sürekli seslendirdiği "güvenli bölge" de, bu şekilde artık vazgeçilmesi mümkün olmayan bir hedef haline gelmiştir. Ve işin en hoş yanı artık güvenli bölge sadece Türkiye için değil Avrupa Birliği ülkeleri için de "Geri dönüşü olmayan noktanın geçilmesi" anlamı taşımaktadır.
Erdoğan konuştu
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşma, sanırım Türkiye kadar Avrupa ülkeleri açısından da mutlaka değerlendirilmesi gereğini içeriyordu. Erdoğan "güvenli bölge" konusunda özetle şöyle dedi:
350 bin mülteci daha
"- Eylülün son haftasına kadar Fırat'ın doğusundaki güvenli bölge oluşumunu kendi istediğimiz şekilde fiilen başlatmakta kararlıyız. Güvenli bölgelere geien Suriyeliler'in sayısı 350 bini buldu. Bizi diyoruz ki, öyle bir güvenli bölge oluşturalım ki, gelin buralarda konut yapalım. Buralara da güvenli bölgeye bunları taşıyalım. Böyle bir şey yapacak olursak biz de Türkiye olarak rahatlamış oluruz.
Güzel bir teklif
- Güvenli bölge teklifimiz çok güzel bir teklif. Güzelse gelin konutların yapımını sağlayalım. Bize lojistik destek verin, Suriye'nin kuzeyinde 30 kilometre derinlikte bu konutları yapalım. Böylece insanca yaşama imkanını onlara sağlayalım. Güzel teklifse başlayalım bu işe, ama yok. Biz kovalamaya devam edeceğiz.
Kapıları açarız
- Bu yolculuk bizi farklı yere doğru götürebilir. Farklı yer nedir, oldu oldu olmadı biz de kapıları açmak zorunda kalırız. Ya destek verecekseniz verin, vermeyecekseniz kusura bakmayın. Misafir ettiğimiz sığınmacıların yükünün paylaşımı konusunda AB başta olmak üzere dünyadan olması gereken desteği alamadık. Almak için bunu yapmak zorunda kalabiliriz."
Açık konuştu
Avrupa ülkeleri artık karar vermek zorundalar. Çünkü Erdoğan çok açık konuştu... "Oldu oldu olmadı biz de kapıları açmak zorunda kalırız. Ya destek verecekseniz verin, vermeyecekseniz kusura bakmayın."