Siyasette insanı hataya en fazla yönlendirebilecek durum "İdeolojik Körlük"tür... İdeolojik körlük sade sağcılık ya da solculuk kapsamındaki takıntılardan oluşmaz. Milliyetçiliğin ideolojik körlükten kaynaklanan abartılı denemeleri de, kişiyi bazen faşizme, bazen de ırkçılığa yönlendirebilir.

Saçmalamış
Bu durumun somut bir örneğini HDP'nin Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerine bakışında da görebiliriz... Buldan "Biliyoruz ki 31 Mart'ta, Türkiye halkları İstanbul Belediyesi'ni kazandı" şeklindeki bilinen yaklaşımını şu sözlerle açmış:
"İstanbul bizimdir. İstanbul'u hiç kimseye teslim etmeyeceğiz, vermeyeceğiz. İstanbul Kürtlerindir, İstanbul kadınlarındır, İstanbul Türkiye halklarınındır ama AKP'nin olmayacak. Bu belediyeyi AKP'ye vermeyeceğiz. İstanbul seçimleri artık Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasında yaşanan çekişmenin çok çok ötesindedir. AKP'ye kaybettirmek üzere İstanbul'da demokrasi güçlerinin adayı kimse, oyunu onlara verecektir"

Ayda mı yaşıyor?
Pervin Buldan'ın bu sözlerini duyan ve onun kim olduğunu bilmeyen bir kişi "Acaba bu hanım ayda mı yoksa başka bir gezegende yaşarken bir rüzgarla İstanbul'a mı düştü" diye düşünebilir. Bu hanım teslim aldığını zannettiği İstanbul'un Belediyesi'nin 1994'te Recep Tayyip Erdoğan tarafından kazanıldığını ve günümüze kadar İstanbul'un AK Parti kadroları tarafından yönetildiğini acaba hiç duymamış mı? Ayrıca 31 Mart seçiminde de hem ilçelerde hem de belediye meclisinde çoğunluğu AK Parti'nin kazandığını bilse ne derdi?

HDP'nin açmazı
İşin en acıklı yanı da, Pervin Buldan'ın "Türkiye halkları" diye tanımladığı kitlenin İstanbul'daki kaderinin sözde "Demokratik güçlerin adayı"olan müteahhit ve AVM patronu Ekrem İmamoğlu'na endekslenmesi değil midir?
Türkü, Kürdü ve bütün öğeleri ile Türk toplumu, Pervin Buldan'dan çok daha ileridedir. Zaten bu nedenle HDP Türkiyelilerin değil Kandillilerin sözcüsü konumundan hiç çıkamıyor.