Gerçekten dış dünya, Doğusu ve Batısı ile Türkiye'ye düşman mı? Avrupa Birliği'nin ağırlıklı üyeleri de, Ortadoğu'da Suudi Arabistan'ın başını çektiği ülkeler de, Türkiye'de iktidarın değişmesi için ellerinden geleni yapıyorlar mı?
İç ve dış düşmanlar
"İç ve dış düşmanlar" söylemi, bugünün üretimi değildir. Türkiye'de yönetimler siyasette kendilerince kural dışı bir şeylerin sahnelendiğini gördükleri zaman, bunların iç ve dış düşmanlar tarafından planlandığını ileri sürerler. Aslında her ülkenin olduğu gibi tabii ki Türkiye'nin de dış düşmanları elbet vardır. Bunların içerideki uzantıları da mutlaka bulunur.
Her şey değişir
Ancak bilelim ki, düşmanlık zemine ve zamana göre değişen bir konumdur. Tabii ki ebedi ve ezeli düşmanlıklar da vardır. Örneğin Şii-Sünni ayrılığına dayalı olarak, İran ile Suudi Arabistan'ın birbirleri ile dost olmadıkları söylenebilir. Ya da son dönemin yol ayrılıklarından biri olan Rusya-Ukrayna parçalanması, bu iki ülkeyi bugünlerde birbirleri ile düşman konumun getirmiştir. Bunun gibi birbirlerinin parçası olan Hindistan ve Pakistan, Keşmir yüzünden her an savaş konumuna girmiyorlar mı?
AB ve Türkiye
Türkiye'nin düşmanlarına gelince... Ülkemiz uzun yıllardır Avrupa Birliği'nin kapısında bekletildiğine göre, bunun nedeni Avrupa Birliği ülkelerinin Tayyip Erdoğan ve AK Parti takıntısı olamaz. CHP de, DYP de, ANAP da, Ecevit de, Demirel de, Özal da Avrupa Birliği'nin kapısını açamamışlardır. Ama geçmişin hiçbir döneminde Türkiye'de darbe yapmaya çalışanların, Avrupa Birliği ülkelerinde böylesine ağırlandıkları da görülmemiştir. Ya da artık belgelerle kanıtlanan FETÖ komplolarına rağmen, hem bu adamın Amerika'da ağırlanması, hem de FETÖ'cülere Avrupa Birliği ülkelerinde kucak açılmasını anlamak kolay değildir.
Bazı isimler
İsrail'in Netanyahu'su, Mısır'ın Sisi'si, Suriye'nin Esad'ı, Suudi Arabistan'ın veliaht Bin Salman'ı herhalde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı dost olarak görmüyorlar. HDP'lilerin (belki PKK'ların da), CHP'yi daha sevimli buldukları kesin değil midir?
Kısacası kim dost kim düşman diye aranıp duracağımıza, bizim dostlarımızın sayısını artırmaya çalışmamız herhalde daha doğru bir tutum olacaktır.