31 Mart'taki İstanbul Belediye Başkanı seçimine gidilirken, yolun başında iki adayın kişilikleri çok ön planda değildi. Daha doğrusu Binali Yıldırım'ın kişisel ağırlığı, henüz adı çok bilinmeyen Ekrem İmamoğlu'nun varlığını adeta siliyordu.
İmamoğlu parlıyor
Ancak kısa süre sonra durum değişti. Binali Yıldırım'ın başarılı geçmişi aynı zamanda çok uzun süredir devam eden AK Parti iktidarının yıpranmışlığını da taşıyordu. AK Parti'nin küskünleri ve örgütün yorgunluğu vardı... Buna karşı Ekrem İmamoğlu yepyeni ve pek bilinmeyen bir siyasi yıldızdı. Reklam kampanyası çok ustacaydı. Hoşgörülü, herkese kucak açan, güler yüzlü bir genç adam portresi çiziliyordu.
İmamoğlu sönüyor
Her şeyin bu kadar çabuk değişeceğini kimse tahmin edemezdi. Anadolu Ajansı'nın seçim gecesi yaptığı inanılmaz hata ve her garipliğin veya yolsuzluğun Binali Yıldırım'ın oylarını azaltması üst üste geldi. Ancak o anda bambaşka bir Ekrem İmamoğlu çıktı sahneye. Önce "Mazbata" diye tutturdu. Sonra mazbatası ile Belediye'ye girince iki adamını Belediye'nin verilerini kopyalatmakla görevlendirdi. Bu arada kendisi hakkında yazı yazanlara dava açmaya başladığı ortaya çıktı.
İniş sürecinde
Yüksek Seçim Kurulu'nun 23 Haziran'da İstanbul seçiminin yenilenmesi için aldığı karar, iki adayın kamuoyu tarafından daha iyi tanındığı bir dönemde seçim kampanyasına sahne olacaktır. Artık "Bilinmeyen" İmamoğlu çok iyi bilinmektedir. Önceki reklam kampanyasında cilalanıp sürülen hoşgörüsünün cilası düşmüştür. Çok çabuk sinirlenmektedir. Hoşuna gitmeyen sorular sorulduğunda tahammülsüzlüğü açığa çıkmaktadır. Geçen seçimdeki oy hırsızlıkları konusunda dut yemiş bülbül rolündedir.
Binali Yıldırım yükselişte
Buna karşı Binali Yıldırım'ın ağırlıklı ve istikrarlı kişiliği şimdi toplumun bilincinde değerlendiriliyor. Onun imzası olan eserlerin, bundan sonraki eserlerin teminatı olacakları görülüyor. Ve en önemlisi AK Parti örgütü de artık güzellik ve tembellik uykusundan uyanmış durumda.
Kısacası 23 Haziran'ın 31 Mart'tan çok farklı olacağı şimdiden görülüyor.